Nasreddin hocaya sormuşlar:
– Hoca efendi, dünyanın merkezi neresidir?
– İşte tam burasıdır!
Bunu derken eşeğinin ön ayağını bastığı yeri göstermiş.
Sonra aradan aylar, yıllar, yüzyıllar geçmiş. Günler geceleri, geceler günleri kovalamış. Güneş kah doğmuş kah batmış, dolanmış durmuş. Gel zaman git zaman, eşekler, katırlar, kervanlar, tüccarlar, ülkeden ülkeye taşıdıkları mallarla ve karşılığında taşıdıkları altınlarla hakikaten dünyanın merkezi olmuşlar. Deniz yolları, tren yolları, karayolları, şehirler, metropoller derken, önlerine gelen her şeyi silip süpürmüşler. Eski dünya gitmiş, eşeğin ayağını bastığı yerden yeni bir dünya doğmuş.