Bu yazı ilk olarak 17 Haziran 1936’da The New Republic‘te yayınlandı.
Bayım: Sigmund Freud’un sekseninci doğumgünü, bulgularıyla insanlığın yeni ve daha derin bir anlayışının yolunu açmış hocamıza tebriklerimizi ve saygımızı sunmanın hoş bir fırsatını veriyor bize. Tıbba, psikolojiye, felsefeye, sanata üstün katkılarda bulunmuş, zihnin şimdiye kadar bilinmeyen bölgelerinin keşfedilmesine iki nesil boyunca öncülük yapmıştır. Entelektüel bağımsızlığıyla, “ein Mann mit erzenem Blick” —Nietzsche’nin Schopenhauer için dediği gibi— kendi başına durabilmesi ve öğrencileri kendine çekebilmesiyle, kendi seçtiği yolu izleyerek geliştirdiği hakikatler, tam da gizli olan şeyleri açığa çıkardıkları ve müphem olan şeyleri aydınlattıkları için tehlikeli ve ürkütücü görünmüşlerdir. O her yerde yeni sorunlar öne sürmüş ve eski standartları değiştirmiştir. Çalışmasının sonuçları araştırma alanını genişletmiş, yaratıcı düşüncede sağladığı canlanma rakiplerini bile ona borçlu kılmıştır. Gelecek çağlar şu veya bu neticeyi yeniden inşa edebilir ya da sınırlayabilir, ama onun soruları asla susturulamayacak, başarıları kalıcı olarak karartılamayacaktır. Formülleştirdiği fikirler ve ortaya attığı terimler günlük yaşamımızın bir parçası oldular, ve her bilgi alanında, edebiyatta, sanatta, araştırmada, din tarihinde, tarihöncesinde, mitolojide, folklörde, pedagojide ve —belirtmeden geçmeyelim— şiirde, onun nüfuzunun izini sürebiliriz. Bizim neslimizin en unutulmaz başarısı, şüphesiz, Sigmund Freud’un psikolojik başarısı olacaktır.
Bugünkü entelektüel dünyayı onun çalışmaları olmadan tahayyül edemiyoruz, aramızdaki mevcudiyetinden ve durmaksızın süren faaliyetinden sevinç duymaktayız. Minnettarlığımızın onun günlerine de eşlik etmesini dileriz.
Thomas Mann, Romain Rolland, Jules Romains, H.G. Wells, Virginia Woolf, Stefan Zweig
Londra, İngiltere
Türkçesi: Işık Barış Fidaner