Monthly Archives: Ağustos 2015

Evrensel Gençlik 1-88 (2003-2005)

Evrensel Gençlik Sayı 1-5 : 1 Temmuz 2003 – 29 Temmuz 2003

1) Özgürlük Anıtı’nın önünde hop hop hop!

2) … ve artık ayağa KALKALIM!

3) Hedefte gençlik var!

4) Doğu ile batı arasında bir köprü: Gençlik kampları

5) Dünya sorunları karşısında felsefe

Okumaya devam et

19 Yorum

Filed under dergi

Katı olan herşey

1 Yorum

Filed under şey

Bir Nevi Uygulamalı Şiir Olarak Psikanaliz (Adam Phillips Söyleşisi)

— Psikanaliz ile şiir arasında sizce nasıl bir ilişki var?

— Bence en belirgin ilişki, her ikisinin de dil sanatı olması. Freud tam olarak şiirsel konuştuğumuzu söylemiyor aslında çünkü şiirlerin mısralarının sonları vardır. Öte yandan bizler şiirlerde görmeye alışık olduğumuz türden keskin ve muğlak bir dille konuşma potansiyeli taşırız. Yani biraz daha farklı ifade edecek olursam; şiir okumak, psikanalistler için iyi bir eğitim olacaktır.

Kaynak: Psikanalitik Şeyler

Yorum bırakın

Filed under çeviri

Kriz: Çağdaş dünyanın hakiki ve sahte çelişkisi — Alain Badiou

Alain Badiou — 13 Nisan 2015 — versobooks.com

occup

Kapitalizm küresel genleşmenin doruğunda, semirmeye devam etmekte. Krizler ve savaşlar da kapitalizmin gelişimindeki olağan ritme katkıda bulunuyor.

Modernite her şeyden önce olumsuz bir gerçekliktir. Aslında, gelenekten ayrılıştır. Kastları, asilleri, dini mecburiyeti, gençliğe adım ritüelleri, yerel mitolojileri, kadın tahakkümü, babanın oğlanlar üzerinde mutlak iktidarı ve küçük bir hakim grup ile mahkum emekçiler kitlesi arasındaki resmi bölünmesiyle eski dünyanın bitmesidir. Batı’da Rönesansla açığa çıkıp, 18. yüzyıldaki Aydınlanmayla pekiştirilen, ve üretim tekniklerinde açılan emsalsiz çığırlarla, ölçüm, dolaşım, iletişim araçlarının sürekli damıtılmasıyla maddeleşmiş bu hareketin üzerine hiçbir şey geri gelemezdi.

Belki en çarpıcı nokta, gelenek dünyasından bu ayrılışın, insanlığı kavurmuş bu esaslı kasırganın sadece üç yüzyılda binlerce yıldır süregelen örgütlenme biçimlerini silip süpürmüş olmasıdır. Bu ayrılış sebeplerini ve kapsamını algıladığımız öznel bir kriz yaratır; bunun en bariz yanlarından birisi, özellikle genç insanların kendilerine bu yeni dünyada yer bulmakta karşılaştıkları aşırı ve artan zorluktur.

Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under çeviri, makale

Eşitlik feminizminden farklılık feminizmine — Dicle Koğacıoğlu

Namus üzerine fark edebildiğimiz şeylerden bir tanesi ötekinin erotikleştirilmesi gibi geliyor bana. Kanun, yasa, hukuk denen şey —bu ister devletin yasası olsun ister Birleşmiş Milletler’in ister aşiretin yasası olsun— fetişleştiriliyor. Nükhet, Yılmaz Erdoğan’ın Sıla dizisi örneğini verdi. Burada töre bir kitaba indirgeniyor. “Töre böyle istiyor. Ne yaparsın?” deniyor. Burada unutulan bir şey var. Biz 83 yıldır modern hukukla yaşıyoruz. Modern hukukta da bir kitap var. Hiçbir zaman modern hukukta da gidip sadece kitaba bakılarak karar verilmez. Modern hukuk da her zaman bir strateji ve mücadele alanıdır. Her kanun textinin bir sürü anlamı var. Anayasa bir şey der; genel kanunlar başka bir şey der; yönetmelikler başka bir şey der; hukukçuların kanaatleri başka bir şey der; yerelde var olan kültürel kavramlar başka bir şey der. Her hukuk kararı bunların mücadelesidir. Bunu sık sık unutuyoruz. Sanki modern hukuk da, aşiret de tek bir şey demiş gibi hareket ediyoruz. Bunların hepsini kültür olarak tanımlamak ve kültürü bir mücadele alanı olarak görmek gerekir. Benim kültürle ilgili çalışmam kültürü bir mücadele alanı olarak tanımlamamla başlar. Kültür, ben ve öteki kavramları üzerinden dönen bir mücadele alanıdır.

Okumaya devam et

Yorum bırakın

Filed under makale

İmleyen ve imlenen

imleyen-imlenen

5 Yorum

Filed under şey

NO FÜTUR — çeviri derlemesi

no-futur-kapakSon versiyon: 16 Ağustos 2015

(105 sayfa — PDFLaTeX)

İçindekiler

NO FÜTUR

Buna Demokrasi Derler (Bruce Cockburn)

Silah ticareti ve İsrail’in Gazze saldırısı (Kolektif)

Süpergüç-sonrası kapitalist dünya düzenini kim denetleyebilir? (Slavoj Žižek)

İnsani Yüzlü Barbarlık (Slavoj Žižek)

İnsan Yüzlü Barbarlık (Slavoj Žižek)

Barbarlık insan maskesi takınca (Slavoj Žižek)

Hiçbir şey olmuyorken ne olmaktadır? (Slavoj Žižek)

Ey Sen (Pink Floyd)

Gerçel ile Görcül (Gilles Deleuze)

Görcül olanın Gerçekliği (Slavoj Žižek)

Kadın babanın-adlarından birisidir (Slavoj Žižek)

Çinlileştirme (Slavoj Žižek)

Size Özel İsa (Depeche Mode)

Karl Marx Nedir? (Alexander Bogdanov)

Tektolojiye Giriş (Alexander Bogdanov)

Yeraltı’nın Tekrar Bastırılmasına Giriş (Suelette Dreyfus)

Yeraltı’na Bir Giriş (Julian Assange)

Selam, Eyvallah (The Beatles)

Diğer kitaplar

6 Yorum

Filed under çeviri, kitap, programlama

Kadınların Vatandaşlığı — Luce Irigaray

Amargi 7 (Kış 2007)
Türkçesi: Zeynep Direk

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi heyecan verici bir metin olabilir, ama bir kadın olarak birinci maddeden itibaren kendimi “insan” (homme) [2] hissetmiyorum, gerçekte ne haysiyet ne de haklar bakımından diğer insanlara (erkeklere) eşit ve özgür doğdum. Halihazırda var olan hukukun çözemediği, dişi kimliğimle ilgili sorunlarım var. Ancak cinsiyetimden ve onun özelliklerinden vazgeçmek suretiyle ve benim sahip olduğum asgari sivil özgürlükten bile, tüm kadınların yararlanamadığını unutmayı içime sindirmek suretiyle bu “evrensel” bildirge beni ilgilendirebilir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni okumaya başladığımda, örneğin madde 12’ye [3] geldiğimde “özel hayat” nasıl tanımlanıyor, ulusal ve uluslararası adalet kocanın veya sevgilinin kadına uyguladığı şiddeti nasıl ele alıyor diye soruyorum kendime. Madde 21 beni hakikaten güldürüyor: “Herkesin, ülkesindeki kamu hizmetlerine eşit girme hakkı vardır.” Neden o zaman bu kadar az kadın siyasette yönetici pozisyonunda bulunmakta? Acaba istemedikleri için mi? Belki de “ailenin” tüm problemlerini yüklenmek onların görevi olduğu için. O halde “eşitlik koşulları” yoktur.

Okumaya devam et

Yorum bırakın

Filed under çeviri

… Cemaatin ebedi ironisi … — Luce Irigaray

Cogito 58: Feminizm, Türkçesi: Yağmur Ceylan Uslu

Luce Irigaray, Speculum de l’autre femme, Les éditions de Minuit, 1974, Paris, “… L’éternelle ironie de la communauté…”, s. 266-281.

“Rahim, erkekte tek bir salgı bezine dönüşürken, aynı şekilde erbezi de, dişide karşıtına geçmeden, kendisini etkin beyin haline getirmeden, yumurtalığın içinde kapalı durur ve klitoris genelde edilgin hissi temsil eder. Buna karşılık, erkekte etkin bir his, çarpan bir kalp, corpora cavernosa‘yı dolduran kan ve üretranın [1] süngerimsi dokusunun lifleri bulunur. Erkekteki bu kanla dolma haline, dişinin menstruel kayıpları tekabül eder. Böylece, basit bir hazne (alıkoyma) olan rahmin kabul ettiği şey, erkekte üretici beyinsel töz ve dışarı taşan bir yaşamsallık olarak ayrılmış bulunur. Erkek, bu farklılaşmadan ötürü, etkin ilkeyken, dişi kendi birliğinde gelişmeden durduğu için edilgin ilkedir. Üreme yumurtalığa ve erkeğin spermine indirgenemez, sanki ürün yalnızca ikisinin biçimlerinin ve parçalarının birleşmesiymiş gibi. Ama tabii ki, dişideki maddi unsurdur, erkekteki ise öznellik. Gebe kalma, tam bireyin, basit bir birlik içerisinde yoğunlaşmasıdır; birey kendini, kendi temsili içerisinde, bu basit birliğe verir: döl de bu basit temsilin ta kendisidir —isim gibi bir nokta ve bütünlüğündeki kendidir”.
“Sömmering, gözdeki atardamarlar çok ince dallara ayrılır ve kırmızı kan ihtiva etmez gibi görünüyor, der”.
(Hegel)

Okumaya devam et

Yorum bırakın

Filed under çeviri

Aramızdaki Aşk (Luce Irigaray, çeviri Zeynep Direk)

Evrensellik ölüm müdür ve “doğuştan tinsel olmak”

Çevirmenin Notu: “L’amour enter nous” adlı bu metin, ilk olarak 3 Eylül 1989’da, F.C.C.I’nın ( Genç İtalyan Komünistleri Federasyonu) davetiyle, İtalyan Komünist Partisinin günlük gazetesi olan Unita’nın düzenlediği ulusal festivalde İtalyanca olarak sunulmuştur. Daha sonra, Ekim 1989’da Irigaray’ın College International de Philosophie’de verdiği bir seminerin açılış dersi olarak kullanılmıştır. İngilizce çevirisindeki bazı modifikasyonlar yazara danışılarak yapılmıştır. Halen Fransızca olarak yayınlanmamıştır. Denemenin alındığı kitap: Who Comes After The Subject? Edited by Eduardo Cadava, Peter Connor, Jean-Luc Nancy, Routledge, 1991, pp.167-177.

Marx, insanın insanı sömürmesinin kaynağını erkeğin kadını sömürmesi olarak tanımlamış, insanın ilk kez sömürülmesinin erkek ve kadın arasındaki iş bölümünden kaynaklandığını öne sürmüştü. Peki neden hayatını bu sömürüyü çözmeye adamadı? Kötülüğün kaynağını algılamıştı ama neden bunu olduğu gibi ele almadı? Neden? Yanıt, kısmen Hegel’in yazılarında, özellikle de aşk konusunu tartıştığı bölümlerde bulunacaktır. Hegel, emek olarak aşk sorusundan sözeden tek Batılı düşünürdür.

Bir kadın filozoftan aşk hakkında konuşmasını istemek, çok yerinde bir…

View original post 4.205 kelime daha

Yorum bırakın

Filed under çeviri