Dolu konuşma, bir kişiyi başka bir kişinin tanımasında kurulduğu haliyle hakikati hedefleyen, hakikati biçimleyen konuşmadır. Dolu konuşma, icra eden konuşmadır. Öznelerden birisi sonradan kendini, önceki olduğundan başka halde bulur. İşte bu yüzden analitik deneyimde bu boyuttan kaçınılamaz.
Analitik deneyimi yanılsamaya dayalı, telkine dayalı bir oyun, bir tuzak, bir dolap gibi düşünemeyiz. Onun meselesi dolu konuşmadır. Bu nokta belirtildikten itibaren, zaten fark etmiş olabileceğiniz gibi, bir sürü şey tasnif olur ve netleşir, fakat bir sürü paradoks ve çelişki belirir. Bu tasavvurun değeri tam olarak bu paradoksları ve çelişkileri açığa çıkarmasıdır, ki bu onları mat ya da müphem kılmaz. Aksine çoğu zaman ahenkli ve kavranabilir gözüken şeylerdir matlığı barındıran. Ve öbür yandan antinominin içinde, ayırının/çatlağın içinde, zorluğun içindeyken berraklaşma fırsatları ile karşılaşırız. İşte bu, yöntemimizin üstüne temellendiği bakış açısıdır, ve umuyorum ki ilerleyişimizdir.
Jacques Lacan 1953-1954 Seminer Kitap 1: Freud’un Teknik Makaleleri
Türkçesi: Işık Barış Fidaner
Geri bildirim: “Sana Tahammül Ediyorum” — çeviri derlemesi | YERSİZ ŞEYLER
Geri bildirim: Hiperego ve Lacan’ın Üç Evresi — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER
Geri bildirim: İhtizaz ve İhtisar — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER
Geri bildirim: Tezahürriayet: İhtizaz ve İhtisar — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER