Ruhsal iklim değişimi ve fallus — Işık Barış Fidaner

Ülkenin en yetkili makamının mutlak kudretini temsil eden bir uzantıyla Boğaziçi’ni (ikinci kez) penetre etmesi elbette üniversiteler için epey sıkıntılı bir durum yaratıyor. Bugüne dek Boğaziçi bir başarı simgesiydi, her şeye rağmen kalemin kılıca üstün gelebildiğinin en azından izafi bir deliliydi. Ülkede etki gösteren kalemlerin çoğu yine kalemşörlük yapsa da, yani aslında kalem kılığına girmiş kılıç veya kılıca hizmet eden kalem olsa da, Boğaziçi penetre edilene kadar hala kalemin kılıcı yenebildiği istisnai yerler olduğuna inanabiliyorduk. Belki kulislerde yine entrikalar dönüyordu, belki güç yine aklı felce uğratarak kendi boşbeleş keyfini sürüyordu, ama en azından bunu göstere göstere yapmıyordu. Kamuoyu nezdinde hala aklın yolu ile başarıya ulaşılabilen bir güzergah vardı. Şimdi ise güç alenen akılcı yolun önünü kesmiş ve başarının tanımını değiştirmiştir. Başarının ölçüsü artık teori ve pratik değil, uzantılarla penetre etmektir, yani fallustur.

Bu durumu değerlendirince, doğru ve gerçek başarı kriterlerinin yerini artık fallik başarı kriterlerine bıraktığı yoz bir çöküş çağında yaşadığımızı düşünebiliriz. Belki de eskiden insanlar daha akılcı ve anlayışlı olabiliyordu, neoliberalizmin çürüttüğü bugünkü şartlarda ise sağ kalmaya odaklandılar ve insani değerlerden taviz vererek fallik güç kimdeyse ona yanaşmayı seçtiler. Dünyayı saran iklimin değişmesi aynı zamanda insanlığın içinde barındığı ruhsal iklimin de değişmesi demektir. Geçen yüzyıl boyunca insanlık hem endüstrileşmeye hem de onu saran enformasyon ağlarına adeta bir Tanrı gibi tutunmuştu. İster emek ister sermaye açısından bakılsın, bütün ideolojik savaş ve felaketlere rağmen, evrensel anlamda olumlu bir birikim, gelişme, ilerleme (inancı) vardı. Teori evrenseldi ve pratikte işe yarıyordu. Sanayinin doğduğu önceki yüzyıllardan miras kalan bu evrensel ideal Üniversite’ye de adını vermişti.

İklim değişimi ile insanlığın kaybettiği serinliklerden birisi mevsim geçişlerine riayet eden püfür püfür esintilerse, ikincisi de evrensel ideallerin tatlı ideolojik meltemi olmuştur. Bu meltem dağıldıkça şunu fark ettik: Gerçek başarı kriterleri diye bir şey hiçbir zaman olmamıştı, başarı kriterleri başından beri fallikti, öteden beri endüstriyel veya ideolojik çeşitli falluslara dayanıyordu. “Kapitalizmin en ileri aşaması emperyalizmin” (Lenin) bu fallusları birkaç elde toplayıp yoğuşturduğu gibi, günümüzde ulaştığımız “aşırı ileri” (?) aşama da aynı fallusları ideolojik kılıflarından soyarak bu yoğuşmayı sürdürdü.

Siyasi meselenin fallus olarak netleşmesi feminizm içinde bir kutuplaşma yaratmıştır. Önceden klasik heteroseksüel ilişki dahilinde fallusa sahip olan erkek ile fallusun kendisi olan kadın arasında daha basit bir gerilim vardı. Bugünse fallusun kökten reddedilmesine dayanan radikal feminizm ile fallusun kendisi olma arzusu ile fallusa sahip olma arzusunu birleştiren trans hareket arasında yeni ve daha karmaşık bir kutuplaşma oluştu. Cinsel düşlemler yoluyla siyasetin yeniden şekillenmesi önceki yüzyıldan bize miras kalan mutlak görünümlü evrensel idealleri iyice histerikleştirdi ve izafileştirdi. Küresel ısınmanın öbür yüzünde ruhsal kaynama insanların birbirini haşlaması şeklinde devam ediyor.

Oysa fallus kavramının asıl kaynağı feminizm değil psikanalizdir. Bu da histeriden analize geçilmesi gereğine işaret eder. Histeri analizin olmazsa olmaz önkoşuludur, yani asla hafife alınmamalı ve küçümsenmemelidir. Ama histeri son tahlilde analiz için bir vesiledir, yani histeriye sağlam bir temel muamelesi yapılmamalıdır. Kabullenilmesi gereken en zorlu gerçek, analizle ulaşılacak hedefin, şu anda hakim olan güçlerden daha adaletli veya daha hayırlı olabilse de, sonuçta yine bir fallus olacağıdır. İnsanlığın kendini geliştirme kapasitesi sınırsız değil. Dünyamızı bambaşka ilkelerle şekillendirmeyi hayal etmek hala mümkün ama gezegeni saran felaketler bu işi giderek yokuşa sürmekte.

Işık Barış Fidaner doktoralı (Boğaziçi Üniversitesi) bir bilgisayar bilimcidir. Yersiz Şeyler‘in Admini, Žižekian Analysis’in Editörü, Görce Yazıları‘nın Küratörüdür. Twitter: @BarisFidaner

6 Yorum

Filed under şey