Aslında sadece simgesel zincirin lüzumlarına dayanan (ve tanımsızca askıda kalan) korunum örnekleri, yani yukarıda verdiğim gibi örnekler, bilinçdışı arzunun yok edilemez direşkenliğinin nerede konumlandığını kavramlaştırmamıza müsaade eder; kulağa ne kadar paradoksal gelirse gelsin, bu direşkenlik Freud’un kendi öğretisinde en büyük ısrarla öne sürdüğü özelliklerden birisidir.
Jacques Lacan, “Çalınmış Mektup” üzerine seminerden (1955)
Türkçesi: Işık Barış Fidaner Okumaya devam et