Simgeseldeki delik ve önfenomenler — Leon Brenner

(öncesi: Simgesel düzen yerine saçmakarışık derişim)

Psikotik defterden silmenin bir diğer mühim neticesine Lacan Seminer 3’te “simgeseldeki delik” adını verir (SIII, 156). Özetle Lacan Nam-ı Pir imleyenini defterden silmenin simgeselde bir “delik” oyduğunu söyler (201). Lacan’a göre “simgeseldeki delik” psikozu tanımlayan özelliktir, aynı Nam-ı Pir imleyeninin nevrozu tanımlayan özellik olması gibi (248). Bu delik simgesel değerden tamamen yoksun değildir, psikotik defterden silme gereğince “simgeselle kurulan asgari ilişki”yi temsil eden simgesel birim işlevi görür (Benoist, 2011)…

Jacques-Alain Miller’in “Geç Lacan Öğretisi” (2001) makalesinde dediği gibi “eksiklik” yokluğun simgesel adıdır, “delik”te ise simgesel düzen ortadan kalkar ve gerçeğin etkisi temsil edilir. İşte bu yüzden Lacan’a göre arkaplanda eksiklik varsa başka terimleri oraya nakşetmek mümkündür ama delik böylesi nakşetmelere müsaade etmez…

Yapısal olarak nevrotik özne simgesel düzene giriş noktasını “dikiş noktası” (simgesele çıpalama noktası) işlevi gören Nam-ı Pir imleyeni yoluyla edinir (267). Bu yüzden Lacan’a göre simgesele girilen bu noktayı defterden silen psikotik özne dili “öznel” kılamaz yani onu benimseyemez (É, 693–694). Yani Nam-ı Pir defterden silinince psikotik özne dilde kendi bölgesini yitirir, öznelleşme için gereken bölgeyi yitirir. Dolayısıyla psikotik özneler dili kendilerine ait kılamazlar, içselleştirmezler, denetleyemedikleri bir şey onlara hükmediyordur. Dili kendi iç varoluş bölgesi kılmak yerine psikotik özne dili harici bir kuvvet ya da varlık gibi yaşar, kimi vakalarda bu varlık ona zulmediyordur (Vanheule, 2011, 71). İşte bu yüzden Lacan’a göre “Nevrotik dilde barınır ama psikotik dilin barındığı ve hükmettiği yer olur” (SIII, 250)…

Psikotik defterden silmede baba işlevinin birinci hali olan Nah-ı Pir vardır. Annenin Arzusu ile çocuk arasındaki keyfiyeti öndışlayarak onları birbirinden ayıran kovuluş (Ausstoßung) vardır. Ama psikotik defterden silme baba işlevinin ikinci hali olan Nam-ı Pir‘i baltalar. Çocuğun Annenin Arzusundan ayrıklığını adlandıran simgesel birimi (Bejahung‘da ikrar edilen Nam-ı Pir imleyenini) kökten dışlayarak bunu yapar. Baba işlevinin ikinci hali baltalanınca özne kendi arzusunu Annenin ulaşamayacağı bir yerde güvenle benimseyebileceği bölgenin simgesel adını yitirmiş olur (Vanheule, 2011, 61). Yani görürüz ki psikotik özne Ausstoßung ile Annenin Arzusundan ilk ayrılmayı becerse de Bejahung ile arzunun düzenlenip öznelleştirilmesi için gereken simgesel araçlardan mahrum kalır. Bu anlamda denebilir ki psikozda “insanın arzusu Başkasının arzusu [değildir]” (SXI, 235). Psikotik defterden silme Başkasının arzusunun (Annenin Arzusunun) simgesel anlamda içselleşmesini baltaladığı için arzuyu yabancı bir halde bırakır, arzu özneden ayrıdır ve kendi yaşantısını sürdürmektedir. Bu yabancı arzu özne açısından müphem ve kavranamaz bir şey olarak algılanır (Grigg, 2009, 10; Ribolsi, Feyaerts, & Vanheule, 2015; Vanheule, 2011, 71)…

Lacancı klinikte bir özne psikotik belirtiler sergilemediği halde psikotik tanısı alabilir. Çünkü psikotik belirtilerin tetiklenmesi iki sebebin kesişmesine bağlıdır: yapısal sebep ve olumsal sebep (Recalcati, 2005). Bejahung‘da kurulan Nam-ı Pir imleyeni defterden silindiği zaman yapısal sebep gerçekleşmiş olur. Olumsal sebep şöyle gerçekleşir: “Özne özyaşamöyküsünün belli bir dönüm noktasında hep-zaten varolan bu noksanlıkla yüzyüze gelir” (SIII, 203)…

Psikotik defterden silme olunca simgesel düzenin yapılanmasında ve özneyle ilişkilenmesinde bir aksama olur. Bu yüzden Lacan’a göre “defterden silme etkisi altına giren şeyin yazgısı [bastırma etkisine kıyasla] bambaşkadır” (12). Bastırma olunca simgesel düzende bastırılan şey her neyse yine simgesel düzen dahilinde geri döner; ama defterden silme olunca Lacan’a göre “Defterden silinerek simgesel düzenden reddedilen şey, gerçek’te yeniden belirir” (13). Yani Lacan’a göre simgeselde defterden silinen şey saf ve yalın olarak iptal edilmiş olmaz, yine bastırmada olduğu gibi geri döner. Lakin o şey, bastırılan şeylerin aksine, simgesel düzende başgösteren bir belirti halinde geri dönmez, dışarıda yani gerçek’te yeniden belirir. Yani Lacan’a göre psikotik defterden silme simgesel düzende köklü bozukluklara yol açar, mesela tuhaf “dil kırıntıları” belirmesine yol açar, imleyenler gerçek’te “önfenomenler” (elementary phenomena) kılığında geri dönerler: yankılar, emreden sesler ve çeşitli halüsinasyonlar (Grigg, 2009, 10). Bu gibi önfenomenlerin direşmesi yüzünden özne kendi simgesel gerçekliğinin iç mantığını inşa edilmiş hezeyanlara göre sürekli başkalaştırmaya mecbur kalır (SIII, 86)…

(sonrası: İkrarcı ürünün defterden silinmesi ikincil bastırmaya mani olur)

Otistik Özne: Dilin Eşiğinde (2020) kitabından
(parantez içindeki numaraları anlamak için kitaba bakınız)

Türkçesi: Işık Barış Fidaner

Bkz “Laf sal atası! Psikozda Nam-ı Pir defterden silinmiştir” Jacques Lacan, “Babanın Adı, Babanın Hayrı: Nam-ı Pir, Nah-ı Pir”“Naman-ı Pir: Kanman İptir, Anlam: Al Nam! (les noms du père: les non-dupes errent)”“Bastırma ve defterden silme” Jacques Lacan, “Mecaz Hakikatin Köprüsüdür, Mecaz-ı Mürsel Sahiliğin Elçisidir”“Anlam-tanesi ile anlam-adımı”“Adım ve Atım: Adım atımın atımıdır, Atım imletimdir”“Taslama ve Tasavvuf: Deli, Dahi, Aziz”

4 Yorum

Filed under çeviri