Başlangıçta söz vardır (köken hikayesi).
Başlan gıçta söz vardır (başta ve sonda).
Baş-language’da söz vardır (kökenin gayesi).
Babil kulesini yıkan tektanrı tarihi başlatınca insanlık çil yavrusu gibi farklı dillere dağıldıysa da tarihöncesinde konuştuğu baş-language‘ı hiç ama hiç unutmadı. O gün bu gündür insan ne zaman sıla hasreti çekse baş-language’dan heceler hayal meyal kulağına çalınır.
Babil’den ayrılan isimsiz gruplardan biri ‘pusula’yı icat edip diğer gruplara öğretti. Bu sayede otuz yelken yedi denize açıldı. Etrafı sisler sarınca otuz kaptan ‘pus ula!’ dedi. O kargaşada korsanlaşan bazı kaptanların yağmaladığı diğer yelkenler ‘pusu la!’ dediler. Nihayet otuz yelken Arzumman adalarına varıp yerleşti. Bu sefer de habire gelip giden ejderhalar nefes aldırmayınca insanlar Babil kulesini özleyip ‘pu sıla!’ dediler.
Neyse ki ejderhalardan biri insanlığa acıdı da Sıla Büyüsü yapmayı teklif etti, tabi cüzi bir meblağ karşılığında. İnsanlık bu teklifi seve seve kabul etti. Adalardan birinin kurak topraklarına Büyücü Ejderha üfledi ve Sıla Büyü Çiçeği oracıkta bitiverdi, oraya Sıla adası dediler.
Çok hayırlı da olsa bu gelişme insanlığı ikiye böldü: Arzumman piyasasına çok fena entegre olup çokkültürel hoşgörücü tahammülist ticari işletmeler yönetmeye başlayan zümre Sıla Büyü Çiçeğiyle insanlığın baş-language’ı hatırlamasından korktu.
Ticari bir tedbir olarak gizli gizli Sıla adasına gidip Büyülü Çiçeğin dibine çamaşır suyu dökmeye başladılar. Neyse ki Ejderha Sıla Büyüsünü kimyasal korumalı yapmıştı, tabi cüzi bir ek ödeme karşılığında. Böylece ‘kim yasal?’ hususu tüccar zümrenin keyfine kalmıyordu ve ‘kim ya? sal gitsin!’ denebiliyordu.
Fakat yine de o çamaşır suları uzun vadede Sıla adasındaki toprakları bozdu ve gökleri kararttı. Sera etkisi nedeniyle Arzumman’da mevsimler birbirine karıştı, kış bahar oldu, bahar yaz oldu, yaz fırın gibi oldu, iklimler değişti…
İkilemlerin değiştiğini ilan edense Gür Ait Hatun Berk namlı bir kız oldu. Arzumman’da Hatun Berk’ler sürüsüne bereketti ama ondan başka Gür Ait olabilen hiçbir Hatun Berk yoktu, çünkü onun sözleri asırlardır unutulmuş baş-language dilini anımsatıyordu insanlara.
Bu durumdan hiç hoşlanmayan tüccar zümre yine piyasa tedbirleri almak istedi ve Gür Ait Hatun Berk‘in ‘Aşırı Gür’ ve ‘Fazla Ait’ olduğunu yazıp çizmeye başladı. Nüfuz altında kalan Hatun Berk’ler Hatun Berkçilik yapmaktan Gür Ait yoldaşlarını savunamadılar. Bunu gören Sıla Büyü Çiçeği ise kanatyapraklarıyla aslanağzı gibi açılarak ilk sözlerini sarfetti:
— O kadarcık kimlik siyaseti Sera Kadıgil’de de olur!
Bkz “Yıldızlar Beşiği: Dilmedeniyetin Beşiği Baş-language”, “Arzumman adalarını Segoy derinlerden su yüzüne çıkardığı zaman herşey kendi sahi adını taşırdı” Ursula Le Guin, “Ejderhane: Dil Sesle Eşleşen Örgütlü Düşüncedir” Ferdinand de Saussure, “Babil Kulesi: Toprağa Tutunup Havaya Doğru Yükselen Antik Gökdelen Yapım Aşamasındadır”, “Greta Thunberg bir dahi değil – o bir havari” Slavoj Žižek, “Kanatyaprak (tepal)”, “Aslanağzı ekmek: Tohumdan aslanağzı yetiştirmek” Mary H. Dyer
Geri bildirim: Sıla Büyü Çiçeği — derleme | YERSİZ ŞEYLER
Geri bildirim: Asrın Zarafeti: Leyla ile Mecnun — mesel | YERSİZ ŞEYLER
Geri bildirim: Balon olup uçan çocuklar: Nereden bileceksin? — mesel | YERSİZ ŞEYLER
Geri bildirim: Depremzade | YERSİZ ŞEYLER