İhtiyaç, Talep, Arzu — Jacques Lacan

calder

Arzuyu öyle kesin tanımlayalım ki siz de konuyu anlayabilesiniz. Konuştuğum biri seminerlerimde size çizip çizip açıkladığım şemayı devinen Calder yapıtlarına benzetti, isabetli bir benzetme (bkz Şekil 1). Arzu derken kastedilen şeyi dile getirmeyi deneyelim. Bu diyalektikte arzuyu tanımlayan özellik, devinen yapıtta talebin ötesinde bulunmaktır. Peki talebin ötesine neden ihtiyaç duyulur?

Talebin ötesine ihtiyaç duyulur çünkü talep, dilegeliş gerekleri hasebiyle, ihtiyacı saptırır, değiştirir ve kaydırır; bir şey artakalır, bir mümkünat. İnsan imletici diyalektiğe kapıldıkça bir şeyler yolundan şaşar. İyimser düşünceli insanseverler, çocuklar ve anababa arasında karşıcinsli özdeşimlerle mutluluğa erileceğini sizlere anlatadursun, bir şeyler gözden kaçar: anababanın o esnadaki mutlanışı, işte biz de o noktadan konuya gireriz.

Bir şey artakaldı, peki, o şey nasıl belirecek, nasıl belirmeli? Şu anki konumuz cinsel arzu değil. Cinsel arzunun neden daha sonra mecburen gelip oraya yerleşeceğini göreceğiz. İnsanda ihtiyaç ve imleyen arasında kurulan genel ilişki bizi şu olguyla başbaşa bırakır: İmleyenlerin ihtiyaçları saptırarak yol açtığı ayırıyı onarabilecek bir mümkünat varsa eğer, o ötelik, tecrübe ve delillerle kendini gösteren o öte yer, arzu denen şeydir.

Arzunun belirişi kabaca şöyle anlatılır: İnsan-öznede arzunun nasıl belireceği, talep diyalektiğince belirlenen şeylere bağlıdır. Talep ihtiyaçlara özel bir etki yapar ama onun kendi özellikleri de vardır, onları size anlatmıştım: Talep en temelde, sadece talep olarak dilegelmek hasebiyle, alenen bildirmese dahi, Ötekinin mevcut olup olmadığı konusunda veri toplamaya yönelir; yani her talep bir sevgi talebidir, hiçbirşey –hiçbir somut doyum– talep etmese dahi, en yalın haliyle muhatabından bir karşılık bekliyordur. Talepler aracılığıyla sunulan simgesel düzen bu bakımdan özgündür, talepleri ihtiyaçlara kıyasla özgün kılan özellik, her talebin arkasında bekleyen sevgi/muhataplık talebidir.

Talep aracılığıyla sunulmak eğer ihtiyaçtan bir şeyleri götürdüyse o şey talebin ötesinde mi bulunacak? Eğer o şey talebin ötesinde bulunacaksa demek ki talep boyutunun ihtiyaçta yol açtığı bozulmanın ardından Öteki geri çekilecektir ve özneden köklenen ihtiyaç öne çıkıp yeniden belirecektir. Ama ihtiyaç artık talep süzgecinden geçip koşulsuzluk düzlemine vardığından, talebin ihtiyaçtan götürdüğü ayırı ancak bir adım ötede bulunabilir, ikinci bir yadsıma adına. İşte o öte yer arzunun mutlak koşul karakteridir. Arzu halinde beliren şey elbette ihtiyaçtan ödünç alınmıştır. İhtiyaçların hammaddesi ödünç alınmadan arzular oluşamaz.

Arzu ne halde belirir? Koşulsuzluk halinde belirmez çünkü özel bir ihtiyaç üzerine ödünç alınmıştır. Mutlak koşul halinde belirir, yani orantısızdır, nesnelere duyulan ihtiyaçlarla ölçülemez. Arzuya mutlak koşul denir çünkü o Öteki boyutunu fesheder, Ötekinden evet/hayır karşılığı beklemeyen bir lüzumdur arzu. İnsanda arzunun temel karakteri budur. Arzu damıtıldıktan –ihtiyaç giderme zemininden söküldükten– itibaren Ötekine dayatılan mutlak koşul halinde beliren şeydir.

Arzu bir ayırıdır: Sevgi talebinden ihtiyaç giderme lüzumunu eksiltince artakalan ayırıdır. Her sevgi talebinde ihtiyaç doygusuna indirgenmeye başkaldıran bileşen olarak belirir arzu, çünkü gerçekte kendi kendisinden –arzu olarak mutlak koşul oluşundan– başka hiçbirşeyi doyurmaz. Eh tabi cinsel arzu da sorunlu özüyle gelip oraya yerleşecektir, hem özne hem de birey adına, hem ihtiyaç düzleminde hem de sevgi talebi düzleminde.

Seminer 5’ten

Türkçesi: Işık Barış Fidaner

1 Yorum

Filed under çeviri

One response to “İhtiyaç, Talep, Arzu — Jacques Lacan

  1. Geri bildirim: Teşhissiyat — çeviri derlemesi | YERSİZ ŞEYLER