İngilizce Virtue kelimesi Türkçede geleneksel olarak Erdem kelimesiyle karşılanır. Virtue ile Virtual arasındaki yakınlığı vurgulamak için ben bunları Görce ve Görcül kelimeleriyle karşılıyorum [1]. Bu yazının konusu Görce’nin Erdem’den farkıdır.
Erdemli olmanın özgül unsuru (unary trait) bilgili olmaktır. Erdemli insan bizden üstün bir varlıktır, çünkü o bizim bilmediğimiz başka çok önemli bir şeyleri biliyordur. Erdemlilik, “bildiği varsayılan özne” figürü ile iç içe geçmiştir. Er-dem’e “demlenmiş er” veya “bilen ağabey” de diyebiliriz [2]. Erdemli kişinin bilgisine kanıt olarak sunduğu tecrübeler, büyük fedaların sergilenmesi ve yarıştırılmasıdır. Ona göre büyük feda büyük tecrübe demektir, o da büyük bilgi demektir. Erdemli kişi hayatta büyük acılar çekerek “pişmiş” ve üstün görülmeye hak kazanmıştır. Onun tecrübeli bilgisine dayanan haklı gururu karşısında “mütevazı olmamız” yani kendimizi küçültmemiz beklenir, yani o bizim “büyüğümüzdür”. Erdemsiz olmanın özgül unsuru ise cehalettir. Erdemsizliğin başat örneği, hayat konusunda, iyilik ve kötülük konusunda, doğruluk ve yanlışlık konusunda cahil kalmış olmaktır. Türkçede ignorance’a cehalet denmesi, virtue’ya erdem denmesi ile aynı geleneğe aittir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diyen ayet, Erdem ile bilginin mutlak ilişkisini vurgular. Bu Erdemin modern adı ise uzmanlıktır, teknik bilgidir.
Continue reading →