Herkesin kardeş olmasına harcadığımız enerji, kardeş olmadığımızı açıkça kanıtlar. Doğuştan kardeşimizle bile kardeş olduğumuzun hiçbir kanıtı yoktur — tamamen ters kromozom gruplarını almış olabiliriz. Bu kardeşlik arayışı, geri kalanları – özgürlük ve eşitliği saymazsak, epey olağandışı bir şeydir, ve burada neyin örtüldüğünü fark etmek yerinde olur.
Kardeşliğin — yani insan/hüman, her zaman humus kardeşliğinin — bildiğim tek bir kaynağı var, tecrit. Tabii biz öyle bir çağdayız ki tecrit, ıyy! Artık hiçbir yerde asla tecrit yoktur, gazeteleri okursanız bu duyulmamış bir şeydir. Ama işte sosyetede — buna “insan/hüman” demek istemiyorum çünkü terimleri ihtiyatla kullanırım, ne dediğime dikkat ederim, solcu adamlardan değilim, gözlem yaparım — varolan herşey, öncelikle ve ilk olarak kardeşlik, tecrit üstüne kuruludur.
Başka hiçbir kardeşlik tasavvur bile edilemez, ufacık bir temeli yoktur, az önce dediğim gibi, ufacık bir bilimsel temeli yoktur, insanların beraberce tecrit edilmeleri, geri kalandan tecrit edilmeleri haricinde. İşlevinin kavranması ve niye böyle olduğunun bilinmesi meselesidir. Ama sonunda bunun böyle olduğu kafanıza dank eder, ve sanki bu böyle değilmiş gibi yapılması, mutlaka zorluklar getirecektir.
Jacques Lacan 1969-1970 Seminer 17: Psikanalizin İçyüzü, s. 114