Tag Archives: Sinem Atik

O fidan o toprağa dikilecek! — fıkra

(eşlenik yazı: Radikal fayda: Fidanın kökleri fay’da)

Elinizde bir fidan varsa Mesih’in gelişini haber alsanız dahi yine de gidip adamı selamlamadan önce o fidanı o toprağa dikiniz! (Yahudilik)

Ben geldim! E hani fidanları dikmemişsiniz? Hoşgeldin beş gittin demekle olsaydı! Valla sizden herşey beklenir hayırsızlar! Peygamber görseniz çarmıha gerersiniz! (Hristiyanlık)

Elinizde bir fidan varsa kıyamet kopsa dahi yine de helak olmadan önce o fidanı o toprağa dikiniz! (İslam)

Olmayan Tanrı ile Hayırsız Kul hoşbeş ediyor.

OT: Bak ayaktasın hazır elin değmişken şu fidanı da dikiversen?

HK: İyi de hocam ne gerek var ki şu anda kıyamet kopmuyor mu zaten? Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under şey

Depremzade — mesel

Sorumsuz kurumları protesto edecek gençler küçük bir meydanda toplanmıştı; megafon duyurusu üzerine yürüyüşe geçtiler.

Büyük meydana vardıkları esnada sağanak yağmur başladı; güneş gölgelenince karabulut çöktü sandılar, sonra başlarını kaldırıp işin aslını bizzat gördüler:

Yüzlerce balon gökleri kaplamıştı, solgun renklerle parlayan küreler, bilimkurgu masalından fırlamış kurşuni zeplinler gibi, kah şişip yükseliyor kah sönerek alçalıyordu.

Söndükleri anlarda balon deliklerinden püsküren tükürükler de sağanak yağmur halinde eylemci gençlerin meraklı yüzlerine dökülüp gözlerine ve ağızlarına kaçıyordu. Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under şey

Balon olup uçan çocuklar: Nereden bileceksin? — mesel

Asrın afet mahallinde Sera Kadıgil bir başka kadı kızı yoldaşıyla birlikte dolaşıyordu.

Derken derin düşüncelerden sıyrılarak “Yol açtıkları şu enkaza baksana” dedi, “eğer biz hesap sormaktan korkarsak enkazda balon olup uçan o çocuklar dönüp yüzümüze tükürmez mi?” Okumaya devam et

3 Yorum

Filed under şey

Afet görmek çadır kurmaya yeter mi? — fıkra

Afet sahneye çıkar ve Yardırdım Kuruluşu’nun gözünün içine bakar.

YK: Bak afet sana çadır kurarım ama ahbaplarıma para dök ki masrafım çıksın.

Afet: Ne! Sen çadır mı stokluyorsun? Benden alıp başka bir afete mi vereceksin? Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under şey

Asrın Zarafeti: Leyla ile Mecnun — mesel

Kays adında bir ilkokul bebesi yazlıkta Umman adında bir kıza aşık olmuştu. O yaşta küçük sohbetlerden başka bir temasları olmuyordu ama bu aşk her ikisinin de başını döndürdüğü için arkadaşları onlara Mecnun ve Leyla lakaplarını takmışlardı. Okumaya devam et

4 Yorum

Filed under şey

Mucziyet — fıkra

Sırlarla anlam kılınan metafizik mucziyet neydi? İşte göklerden sızdırılan tapeler:

— Sayın melekler toplantıyı açıyorum. Ne olacak bu dünyanın hali? İnsanlar hiç kıymet bilmez oldu. Ne yapsak?

— Sağlam bir virüs gönderelim hocam şöyle dikenlisinden. Bilirsiniz: Hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez.

— Bravo! Hemen yarasalardan korona bulaştıralım, bir filmde görmüştüm.

— Çin’den yayılsın, herkes değer bilmeyi öğrensin.

“Salgın milyonlarca can aldı, insanlar aşı ve maskeyi reddediyor.” Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under şey

Fleabag: Şakacıktan Ölmüşlük Etrafında Sahnelenen Toplu İğdiş Mizanseni — Işık Barış Fidaner

fleabag

Phoebe Waller-Bridge’in kendi hayatından desenlere yer verdiği Fleabag dizisi, merkezine oturan Godmother figürü nedeniyle, gerçek annesi Teresa’ya cici annesi Rosemary’yi çekiştirdiği bir mizansen gibi okunabilir [1]. Fakat senaryodaki ipuçlarına dikkat ederseniz Phoebe’nin bu güldürüde cici annesi ve kendisinin yanısıra gerçek annesiyle de dalga geçtiği hissedilir: Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under şey

Güllü Koz Destanı: Karınca ve Ağustosböceği — mesel

Her yaz olduğu gibi o yaz da ağustosböceği türküsünü okudu. 

Karıncalar da her sene yaptıkları gibi duydukları ezginin neyin nesi olduğunu araştırsın diye izciler gönderdiler.

Ama önceki yılların aksine bu kez şansı yaver giden izci grubu ağustosböceğinin işaretiyle bir şeker tepesi buldu ve bittabi derhal oradaki besleyici kırıntıları yuvalarına taşıyıp depolamaya başladı.

Şeker mahallindeki gül kokuları ve ellerine geçen koz nedeniyle karınca toplumu biriktirdiği bu gıdaya Güllü Koz adını verdi. Okumaya devam et

Yorum bırakın

Filed under şey

Sıla Büyü Çiçeği ve Gür Ait Hatun Berk — mesel

Başlangıçta söz vardır (köken hikayesi).
Başlan gıçta söz vardır (başta ve sonda).
Baş-language’da söz vardır (kökenin gayesi).

Babil kulesini yıkan tektanrı tarihi başlatınca insanlık çil yavrusu gibi farklı dillere dağıldıysa da tarihöncesinde konuştuğu baş-language‘ı hiç ama hiç unutmadı. O gün bu gündür insan ne zaman sıla hasreti çekse baş-language’dan heceler hayal meyal kulağına çalınır. Okumaya devam et

4 Yorum

Filed under şey

Overthinking — fıkra

kral

Bir kral zehirlenme korkusundan sarayda hazırlanan hiçbir yemeği yiyemiyormuş. Saraya sızmış kimi hainlerin onun kuyusunu kazdığına yemin edebilirmiş ama kanıtlayamazmış. Sonunda samimiyetine güvendiği yerliş bir valinin önerisiyle saraya yeni bir aşçı getirtmiş.

Bu usta aşçı öyle bir spesiyal hazırlamış ki dediğine göre bu yemeği yiyenler eğer kraliyete sadıksa çabucak karnı doyup sofradan kalkarmış, yok eğer haince emeller peşindeyse hiç karnı doymayıp hep daha fazlasını istermiş. Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under şey