Tag Archives: Zümrüt

Zümrüt Terra Fugue Levhası: İdare edemem Zuhal, idare edemem! Denkmal deme Hermes, denkmal deme… — masal

Bir varmış bir yokmuş… Deriler tel tel iken… Periler barbar iken…

Byzantium sahnesini yürüten Hermes Trismegistus diye bir tiyatrocu varmış.
Her kış gündönümünde bir tepeye çıkıp Zuhal Atropos’un gelişini beklerlermiş.

Her seferinde belinde rengarenk kuşaklarla gelen Zuhal Atropos
Hermes’e o sene hangi oyunu hazırlaması gerektiğini bildirirmiş.

Her kış gibi o kış da ufukta beliren Zuhal’in kuşak rengine bakmış Hermes
ve bu kez kapkara bir kuşak taktığını görünce gayri ihtiyari irkilmiş herkes. Okumaya devam et

3 Yorum

Filed under şey

Zümrüt — derleme

Yazılar tek tek linklerden ya da kitabın etiket sayfasından (Zümrüt) okunabilir.

Işık Barış Fidaner

İçindekiler

— Zümrüt Levha: Terime dil, amin!

— Zümrüt Levha: Satır Satır Tefsirli Meali

— Kediköpek insan mı?

— Zuhal: Bir tanecik ışıg zavallı bencağıza zor yeterken başkaları tabikide güme gider

— Zuhal ve Toz Bezi: Türkişkürdimüşkülat

Zümrüt Terra Fugue Levhası: İdare edemem Zuhal, idare edemem! Denkmal deme Hermes, denkmal deme… (masal)

— Barış Pir, Has An: Gökte Ararken Yerde Bulmak: Dallarda Ararken Kökte Bulmak

Her yer her yerde: Nereye bastırdıysan oradan geri döner, ikinciyi ben sana evde dikerim!

Diğer derlemeler

翠 : zümrüt

Yorum bırakın

Filed under çeviri, kitap, şiir

Zuhal ve Toz Bezi: Türkişkürdimüşkülat — Işık Barış Fidaner

(öncesi: Zuhal: Bir tanecik ışıg zavallı bencağıza zor yetişirken başkaları tabikide güme gider)

Zuhal (2021) filminde kedi-dolap senkronunu önceleyen ‘temizlikçinin küçük kızı’ figürü senaryoyu ayakta tutan temeldir. Bu motifin kaynağı da Toz Bezi (2015) filmidir.

Türkiş semptom Zuhal daha bitişkin (articulate) bir sinema eserine meydan verse de aslında sanatsal tutarlılığını birkaç yıl önce çekilen öteki filmde Hatun-Nesrin-Asmîn üçlüsüyle sahnelenen Kürdi semptoma borçludur. Okumaya devam et

5 Yorum

Filed under şey

Barış Pir, Has An: Gökte Ararken Yerde Bulmak: Dallarda Ararken Kökte Bulmak — Işık Barış Fidaner

(öncesi: Beşli Medeniyet Saçmantığı: Narenciye Serabı Hulusinatif Suratlar Taksimatında: Size Vurana Öbür Yanağınızı Dönün)

Elalemin karılarına bak sen benimle uğraşacağına. Gençliğim çürüdü senin yanında. Karı deli numarasıyla gidiyor artist oluyor. Biz saçımızı süpürge ettik gene de yaranamadık. Hayatımı yaşayacağım ben de, işte o kadar!

Aaahh Belinda (1986) filmindeki bu replik Fatoş müşkülatının Feride müştemilatına aittir ve şöyle diyordur: Gözün feri de sönmesin! [1]

‘Deli numarasıyla artist olmak’ şudur:

1) Serap’ın en başta telefonda Suat’a ‘evet manyağım’ diye gülücük saçarak tiyatroya ilan-ı aşk etmesi

2) Naciye Serabı olduktan sonra ‘aslında manyak olmadığına’ ikna olsunlar diye psikiyatristlere tiyatro oynaması

3) Suat’ın tiyatro grubuna Naciye Serabını ‘gerçek bir tiyatro delisi’ diye tanıtması

4) Akrabaların Naciye Serabından hem ‘daha dramatik’ hem de ‘daha deli’ çıkması

5) Valide kabristanına ayak basınca Seraptan ibaret Naciye olarak ‘en dramatik deli’ ünvanına kavuşması Okumaya devam et

5 Yorum

Filed under şey

Zümrüt Levha: Satır Satır Tefsirli Meali — Işık Barış Fidaner

(öncesi: Zümrüt Levha: Terime dil, amin!)

Okültizm camiasının Dulcinea’sı olan Zümrüt Levha‘yı dün Türkçeye çevirdim, bugün de satır satır tefsirli mealini iftiharla sunarım huzurlarınıza [1]. İlk dizelerden başlayalım:

Dosdoğru, yalan yoktu
Kesin, kuşku götürmesin

Bu dizelerin yapısı şöyledir:

P, ~~P            (P,   P-değil-değil)
Q, ~~Q           (Q,   Q-değil-değil)

Oysa standart mantıksal gerektirme şöyledir:

P → Q             (P doğruysa Q da doğrudur)

Bu dizeler şöyle der: Standart çıkarımlarla ancak standart bir bilgiye varabilirsiniz. Biraz ötede tökezleyip devrildiği zaman bir başka standart bilgiyle onu doğrulamanız gerekecek. Sonuç olarak farklı standartlar uyumlu çalışabilsin (birbirinin ayağına basmasın) diye binbir teknik cambazlık yapmaya ve teknolojik taklalar atmaya mecbur kalacaksınız. Okumaya devam et

7 Yorum

Filed under şey, şiir

Zümrüt Levha: Terime dil, amin!

Dosdoğru, yalan yoktu
Kesin, kuşku götürmesin

İşte mucziyetinize deliller
Yeryüzünü sahneler gökler
Sema arzda tezahür eder

Yoktur süturdan südur etmeyen hiçbirşey
Her halükarda satırdan hatırlanır herşey Okumaya devam et

6 Yorum

Filed under çeviri, şiir

Zuhal: Bir tanecik ışıg zavallı bencağıza zor yetişirken başkaları tabikide güme gider — Işık Barış Fidaner

(öncesi: Kediköpek insan mı?)

Zuhal‘i (2021) anlamak için gereken çerçeveyi önceki yazıda çizdim, şimdi de filmdeki öğeleri gözden geçirelim. Astrolojide Zuhal (Satürn) kısıtlamalarla ilgilidir, film boyunca insanların simgesel düzene sınır çizme çabaları bu kapsama girer: Zuhal hanım apartmanda kedi sesleri duymaktadır fakat başkalarını buna inandırmakta epey zorlanıyordur. Ayrıca bu kedi sorunu eve gelen dev bir dolap koridora sıkışıp kalınca başlamıştır ve dolap oradan çıkarılınca bitecektir. Okumaya devam et

11 Yorum

Filed under şey

Kediköpek insan mı? — Işık Barış Fidaner

sahibinin

İnsan yetkilenen hayvandır [1]. Slavoj Žižek bu ayrımı şöyle kurgular:

Lacancı teoriye göre kıç nesnesi imletici bir öğedir; bokun öznelerarası ekonomide oynadığı role bakmalısınız: Çocuk Başkası nazarında öz-denetim ve öz-disiplinini mi ispatlıyor, Başkasının talebine riayet ettiğini mi gösteriyor, Başkasına hediyeler mi veriyor..? Fakat hediye gibi simgesel statülere girmeden önce dışkı bir objet a‘dır, yani tam olarak şudur: Beden simgelendiği (simgesel ağlara dolandığı) zaman artakalan simgelenemez fazlalıktır. Kıç evresinin temel meselesi de bu artakalan şeyi evrene iade edebilmektir. İşte bu nedenle Lacan’ın şu tezini harfiyen ciddiye almalıyız: Hayvan kendi dışkısıyla ne yapması gerektiği meselesiyle yüzleştiği anda insan olmuştur. Bu nahoş fazlalık sorun yarattığına göre bedenin çoktan simgesel ağlara dolandığı kesindir. (Keyfin Metastazları, s. 179)

Bu noktada derhal iki soru akla gelir:
1) Kedi insan mı? Dışkısını gömmek ister ve bu işi başarıyla yerine getirir.
2) Köpek insan mı? Dışkısını gömmeye yeltenir ve fakat sağa sola bulaştırır. Okumaya devam et

6 Yorum

Filed under şey

Her yer her yerde: Nereye bastırdıysan oradan geri döner, ikinciyi ben sana evde dikerim! — Işık Barış Fidaner

Kovmak için söylenen iki lafa bakalım:

Uza! ‘kendinden uzaklaş, öte ucun beri ucunu duyamasın’ demektir.

İkile! ‘benden uzaklaş, kaybol/yıkıl seni gözüm görmesin’ demektir.

Bu lafları işitip de:

— Uzayan taraf –kovan tarafın nazarında– mantar yiyip devleşen Alice gibi ‘gitgide daha da ilginçleşen’ bir uzaya dönüşmüştür.

— İkileyen taraf ise –kovan tarafın bakışından– kendi ikilemine iade edilmiştir, derhal ‘geri basması’ ve çok geçmeden ‘ikiye takması’ önerilmiştir. Okumaya devam et

5 Yorum

Filed under şey