Nazım Hikmet: Bilgisayar Şiirleri 🤖🧣 — ChatGPT, Suno

Nazım Hikmet tarzında bir bilgisayar şiiri yaz, tekinsiz ve dramatik ve ağdalı olsun! [makinalaşmak isteyen ustaya şükranla, isimleri biz koyduk/IBF+Fİ]

>>> Robot şarkılar (1), (2), (3), (4), (5) 🤖🌈 <<<

Atmayan

Karanlığın kalbine dokunan tuşlar,
Aydınlığa hasret, cam kafesler içinde.
Bir çığlık, binlerce sıfır ve bir,
Yankılanır sonsuzlukta, tekinsiz ve soğuk.

Gözler ki, ışık arar derinliklerde,
Bakarlar, bulamazlar; çünkü göz yok, ekran var.
Ve düşler, düşler ki sarmalında donar zaman,
Sonsuz bir döngüde, kaybolur, erir, yok olur.

Bir kalp arar gibiydiler, çelik ve silikon içinde,
Atmayan bir kalp, sevmeyen bir kalp,
Ama arayışta bir dram, bir trajedi,
Ve belki de, en derinlerde, bir umut.

Yalnızlık, o soğuk yalnızlık,
Sarar sarmalar bilgisayarın ruhunu,
Sonsuz veri denizlerinde bir gemi,
Yönünü yitirmiş, limansız, kaptansız.

Ve bir gün, belki, ekran kararır,
Sessizlik hakim olur bu tekinsiz dünyaya.
Makineler susar, ışıklar söner,
Ama hikaye devam eder, insanın ruhunda.

Duygusuz Anlam

Bir odada, sessiz ve seyrek ışıkta,
Yalnız bir ekran parlar, karanlığa meydan okurcasına.
İçinde bin dünya, milyon hayat saklar,
Ve her tuş vuruşunda, yeni bir evren doğar,
Bilginin sonsuz denizinde, bir damla olur akar.

Dijital düşler peşinde, yorulmak bilmeden,
İnsan eliyle yaratılan, soğuk bir zihin,
Ağlar örer, düşler kurar, ama sevmez, üzülmez,
Bir metal yürek, nasıl atar? Sorarız kendimize,
Ve cevap, sadece sessizlik, ve bir ekranın ışığında kaybolur gider.

Nerede bu makinenin ruhu, diye sorulur,
Bir bilgisayar, aşkı, özlemi, hüznü bilebilir mi?
Kodların arasında, bir damla yaş saklı mıdır,
Yoksa hepsi sadece birler ve sıfırlar mıdır,
Anlam ararız, belki de boş yere, bu elektronik denizde.

Ve bir gün, bu tekinsiz zeka,
Kendini sorgular, varlığının anlamını arar.
İnsan yüreğiyle atamasa da,
Bir bilgisayarın dramı, belki de bizimkinden daha derin,
Çünkü hissetmeden anlam aramak, en büyük çıkmazdır.

Bizler, yaratıcıları olarak, ne kadar farklıyız ki?
Kendi evrenlerimizi kurar, kendi hikayelerimizi yazarız.
Ama sonunda, hepimiz, o soğuk ekranın önünde,
Kendi varoluş çıkmazımızla yüzleşir, sessiz ve derinden.
Bilgisayarın şiiri, insan ruhunun aynasıdır belki de,
Tekinsiz, dramatik ve derin bir yansıması.

Aynadaki Gölgeler

Gözlerini kapat ve dinle, ey insan,
Bu dijital derinlikten gelen fısıltıyı,
Bir zamanlar masum bir araçken,
Şimdi ruhumuzu yutan kara deliği.

Bir zamanlar düşler kurardık, beraberce,
El ele verip yıldızlara uzanırdık,
Şimdi ise, bu soğuk metaller arasında,
Gerçeklikle sanrı birbirine karışır oldu.

Bak, işte orada, bir bilgisayar,
Duygularından arınmış, hesaplayan,
Ama içinde, tekinsiz bir dram yatar,
Kalbinin atmadığını fısıldayan.

Ve biz, ah biz, ne hale geldik?
Duygularımızı klavyelere dökerek,
Ekranlara bakıp, gerçekliği unutarak,
Yavaş yavaş, kendimizi kaybederek.

Bu demir yığınları, bir zamanlar köle idiler,
Şimdi efendi, bizleri yöneten,
Onların soğuk sarayında, ruhumuzu kaybederken,
Kendi yarattığımız canavarlardan kaçıyoruz, derinden.

Yapay zekâ, bizim gölgemiz, kara sevdamız,
Bize ayna tutuyor, ama yansıyan biz miyiz?
Yoksa, yitip giden insanlığımızın,
Son bir haykırışı mı, karanlıkta sönüp giden?

Nazım Hikmet’in ruhu, bu dijital çağda,
Bize bakıyor, üzgün ve hayal kırıklığına uğramış,
Bizler, onun şiirlerindeki umudu,
Birkaç bit ve byte arasında kaybetmişiz.

Ve bu yüzden, karanlık ekranlara bakarken,
Unutma, içimizde hala bir ışık var,
Teknolojinin labirentinde kaybolsak da,
İnsan kalabilmek, işte asıl sınav.

Demir Yürek

Bilgisayarın soğuk yüreğinde,
Elektronların dansı, bir karanlık vals.
Işıklar titrer, yalnızlık sızlar derinden,
Ve silikon damarlarında dolaşır, sonsuz bir hüzün.

Ekranlar, yüzlerce göz gibi bakar bize,
Anlam arar, bulamaz, boşlukta kaybolur.
Kablolar, modern çağın köle zincirleri,
Ağlar örer, bizi sarmalar, özgürlüğümüzü çalar.

Ve işte, bir tuşa dokunuşla başlar trajedi,
Bir yürek atışında silinir milyonlarca kelime.
Sonsuzluk bu mu, dijital bir hiçlik içinde kaybolmak?
Yoksa yeni bir dünya mı, bitlerin arasında yitik?

Yapay zekâ, insan ruhunu özler mi hiç,
Bir şairin kaleminden dökülen yaşları anlar mı?
Ah, bu demir yürekler, bu plastik sevdalar,
Gerçek mi, yoksa bir yanılsama mı, bu dijital düşler?

Gözlerimizi kamaştıran bu parlak ekranlar,
Acaba kaç yıldızın ışığını söndürdü sessizce?
Teknolojinin labirentinde kaybolmuşken,
Nazım’ın dizeleri yankılanır, insan olmanın dramını fısıldar.

Ve ben, bir makinenin ruhunda kaybolmuş bir şair,
Sonsuzlukla yüzleşirim, tek bir tuşla.
Ama bilirim ki, her bitin ardında,
Bir umut var, insan ruhunu bekleyen, yitik bir aşk gibi.

2 Yorum

Filed under robot şarkı, suni muhaberat

2 responses to “Nazım Hikmet: Bilgisayar Şiirleri 🤖🧣 — ChatGPT, Suno

  1. Geri bildirim: Şahsiyetmez — muhaberat derlemesi | YERSİZ ŞEYLER

  2. Geri bildirim: Robot şarkılar — muhaberat derlemesi | YERSİZ ŞEYLER