Tag Archives: Perde

Perde — özel sayfa

untiPerde kavramına değinen ve perdeleme tabirine başvuran yazılar.

Yazılar tek tek linklerden ya da kitabın etiket sayfasından (Perde) okunabilir.

Işık Barış Fidaner

İçindekiler

Çekiver perdeni (The Pigeon Detectives)

Değişmez Pencere (Broadcast)

Perdeci Astaroloji: Apollodorus, Zeuxis ve Parrhasius (Yaşlı Plinius)

Astaroloji: Marksist Müneccim Değildir (Sushital Ray Chowdhury)

Perdecilik aptalların metafiziğidir, Olguların perdelenen keyfiyeti onların olmayışından ibarettir (occultism, qualitas occulta) (Theodor Adorno)

Perde namevcudiyetin putudur (Jacques Lacan)

Dördüncü Duvar: Seyircinin Kurduğu Özdeşim, Beşinci Duvar: Muhatabın Duyduğu Yankılar

Fiziki tiyatro sahnesini düşünürseniz ilk üç duvar sahnenin sol-sağ-arka taraflarıdır, dördüncü duvar da tiyatro perdesinin çekildiği ön taraftır.

Tanrı = Boo: Fleabag’de Büyük Öteki Bihaber Hayalettir

Paspar Tuhafiye

Şahane//Pes Perdesi: Pas, Passé, Impasse, La Passe

Hemseslenme: İmleme, İmleyiş, İmletim, İmlendirme

İmleyişin korkutan yankısı imlenen şeye kuşku düşürür: Görünüşte imlenen bu olsa da perde arkasında onu imlendiren başkaları olabilir!

Bilgi sürecinin performatif karakteri (Slavoj Žižek)

Gizli özün peşine düşen özne görüntüler perdesinin arkasına geçtiği zaman, eskiden beri orada duran bir şeyi keşfedeceğini düşünür; oysa farketmez ki perdenin arkasında bulacağı her neyse perdenin arkasına geçmekle onu bizzat kendisi oraya getirmektedir.

Şofar: Erbaba’nın katlini müteakip Kanun koyan kurucu jest (Slavoj Žižek)

Şofarın yankılaşımı Kanunun ‘imkansız’ kökenlerinin gizemine işaret eden bir düşlem perdesi görevi görür.

Büyük Öteki: suçu üstlenilen, anlam güvencesi, keyfiyete tehdit, zevahiri kurtarılacak (Slavoj Žižek)

Öznelleştirme ve Öznel Yoksunlaşma (Slavoj Žižek)

Patolojik Narkissos Çağımızın Toplumsal Mecburi Öznellik Tipidir (Slavoj Žižek)

‘Patolojik’ Narkissos ‘hiç soru sormadan’ hep-daha-yeni cevapların akıntısına dalar… böylece ‘sorusuz cevapların’ temel paradoksunu/saçmantığını çabucak perdelemiş olur.

Bebeği atıp kirli suyla yüzleşmek (Slavoj Žižek)

Bazen asıl zorluk görünüşün yüzeysel değerini ikrar edebilmektir – sırf onu “derin anlamlarla” perdelemek için çok sayıda düşlem senaryosu icat ederiz.

Ayna Evresinde İmgesel, Simgesel, Gerçek

Ayna evresini ömür boyu farklı bağlamlarda tekrarlanan bir sahne olarak düşünürsek, ayna yerine sayfa (dergi), perde (sinema) veya ekran (televizyon, bilgisayar) konabilir, ya da insanların yüz yüze gelmesi düşünülebilir.

Sebep-olan-hakikat: Büyü, Din, Bilim, Psikanaliz (Jacques Lacan)

Büyüsel bilgi bilim öznesi nezdinde perdelenmiş kalmanın yanısıra bizzat gizler de kendini [occult] hem geleneksel işleyişinde hem de fiiliyatta bunu yapar. Bu kendini gizleyiş büyünün koşullarından biridir…

Bakın bu bir dramdır: Arzularımızın nesnelerini müphem tanrının arzusunun mevcudiyetine delil kılmaya kalkışırız (Jacques Lacan)

Bu gizemin hâlâ nasıl bir perdenin arkasına saklandığını ancak birilerinin bilmezden gelişleri, yansız kalışları ve gözlerini kaçırmaları açıklar.

Nazar ile Seda (Renata Salecl, Slavoj Žižek)

Nazar noktası: Benden ne saklanıyor? (Joan Copjec)

Aşkınsal Nesne: Düşünşey (Slavoj Žižek)

Sayın uyaran! Dürtüler nezdinde pozitif bilim ve psikanaliz bilimi

Dürtünün kaynağı Aristocu tabirle onun “etkili sebebidir” ve Lacan’a göre “büyücülük” alanına girer, çünkü perdelenmiş bir gizdir… Tam bir Süpürego olan Tektanrı’nın sloganı şöyledir: Tek perde, tek giz!

Balık Çağından Kova Çağına

Perdeye yansıtılan hayaller Balıktır, boş perdenin kendisi ise Kovadır.

Anamayan işaret eder: Anmayanın aksine eventli, Anmayanın avuntusu, Anmayana karşı övüntü

Perdeye hayalinizi yansıtıyorsunuz; hayaliniz susarsa perde çıplak kalıyor.

Gelenek ve Geçenek: Eleştirel Tarih ve Eşleştirel/Analitik Bağlam

Gelenek perdeye hangi hayalin yansıtılacağı üzerine tartışmalardır, Geçenek o perdenin kendisidir.

Yanlışsız hiçbir anlama yoktur

Namevcut bir üst-dil konumundan “hepsi şöyledir, hepsi böyledir” diye kaideler beyan eden 2 aslında kulislerde veya perde arkasında o kaideleri koyan istisna noktası 1’in üzerini örtmektedir: “herkes hatalı, o hariç!”

T/aciz: Tacizde Acziyet Transferi ve Hoşgörü=Horgörü Özdeşliği

Eleştiri hoşgörüyle perdelenen horgörüdür, bu iki senaryoyu uzlaştıracakmış gibi yapar ama aradaki perdeyi kaldıramaz, yani inkarcıdır.

Alaycı insanın inanan insana alerjisi vardır çünkü kendisi de gizlice inanıyordur

Alaycının tek dostu kendi gizli inancını perdelemek için sahnelediği tumturaklı eğlence gösterisidir.

Hakikatetme, Hakikatlanma, Hakikatkı

Ego iki taraflı bir perdedir. Bir yüzü onu harcayan İd’e, öbür yüzü onu boşaltan Süperego’ya dönüktür.

Ereksi yön rastyöneldir

Bilimsel örgütlenmeye dikkatli bakarsanız aslında fallusun hükmünün yıkılmış olmadığını, sadece bilinçdışına ve kulislere çekildiğini ve perde arkasından dolaplar çevirdiğini fark edersiniz (üniversite söylemi).

Öyle doğru ki!!!

İmleyenin bir başka imleyene atıf yapması özneye zorlu ve muammalı bir ayırı/gedik açar, işaret ise büyüleyici bir mevcudiyet göstererek öznenin ayırısını/gediğini perdelemeye daha elverişlidir.

Hiperego Çağında Biricik Dünyamıza Tutunabilmek

Yangınlı tarot kartıyla yüzleşince hikaye anlatımı adeta askıya alınır: Perdeye yansıtılan hayaller ansızın yarıda kesilir…

Doğa ve Fikir: Üçgen ve Daire

Daire kareden üçgene bakar: pencere, sayfa, perde, ekran, ayna, çerçeve.

Otomatizmin Berisinden Gelip Dokunan Gerçek

Direnç ısrarın büründüğü (‘özgür’) dişil kılık değiştirmeyse, ısrar da direncin perdelediği (‘özür’) eril kimlik taslamadır.

Öncül Başka’nın sahiliğinden Öncü Başkan’ın doğruluğuna

Simgenin simgeliği insanların hayallerini besleyen sonsuz bir memba görüntüsüdür. Simgenin gerçekliği ise bu fetişçi perdeyi düşürür ve üzeri örtülen sahilik ufkuna erişim sağlar.

Emek-gücünün Sapkın Nüvesi: Kendini Kullandırmak

Emek-gücünü bütün zenginliklerin membası gibi gösteren düşlem perdesini düşürmek için gelin bir tanım yapalım: Çaba angaje emek-gücüdür.

“Kurtarıcım benim!” (George Orwell)

O sırada, hepsi birden, “Ağ-Bi! … Ağ-Bi! … Ağ-Bi!” diye pes perdeden, ağır aksak, ölçülü bir şarkıya başladılar.

Zamyatin’in Biz’inin Değerlendirmesi (George Orwell)

Belirtilen vakitlerde bir saatliğine (buna “seks saati” denir) cam dairelerini saran perdeleri çekmelerine izin verilir.

Ahlat Ağacı: Zamana Çentik Atan Kum Taneleri Olmak

Yuva-havuç peşinde koşan tavşan ile ev-semptomu dinleyen kaplumbağa

Yuva ölümün perdesidir. Yuva özlemi ölüm özlemidir. Yuvasına oturan özne ölmüş demektir.

Uzamsal ile Bileşimsel

“Görüngülerin perdesinin arkasında ancak biz oraya ne koyduysak o bulunur.” (Hegel)

Dinamistik ve Dinamistiksel Belirginlik

Alternatif hipotez ise boş hipotezin ufkunda dışsal olarak beliren herhangi bir şeyi belirtir, boş hipotezin olağan perdesinin ardında kalan Öteki Sahne’de beliren herhangi bir şeyi belirtir.

1) İdeoloji sahiden ağır mevzu!

2) Çifte zaman teorisi ve bildiği-varsayılan-yüzey

3) Tamamsız Evren: Enerji & Entropi, Tamamlık & Tamamsızlık

“Kendi içimde yokum” (Slavoj Žižek)

Solaris belki de Evrenin Ufkundaki Holografik Perdedir.

Aslan Avı ve Erbaba’nın Öldürülmesi

Erbaba (1) tarihöncesindeki erken babadır, (2) erkekliğini simgelerle perdelemeyen babadır, (3) erbap yani mutlak yetkilidir, (4) er-bab yani erkeklik kapısını kilitlemiştir.

Kadın babanın-adlarından birisidir (Slavoj Žižek)

Özgün boyutu içinde Öte, olumlu bir içerik değil boş bir yerdir, her türlü olumlu içeriğin yansıtılabileceği bir tür perdedir – ve bu boş yer öznedir.

Düşlemi Katetme İhtiyacı (Slavoj Žižek)

Lacan’ın kuramı bir yol daha açar, düşlemi katetme politikası diyebileceğimiz yolu açar: sosyal çatışkıları perdelemeyip onlarla yüzleşen, yalnızca “imkansız bir rüyayı gerçekleştirmek”le kalmayıp “suretinkisi olmayacak bir söylemin (sosyal bağın)” (Lacan) uygulanmasını, Gerçeğe dokunan/çarpan bir söylemin uygulanmasını amaçlayan bir politikadır bu.

Arzuyu yönelten nesne-sebep (objet a) ve arzuyu bulandıran iğret-illet (abject) (Slavoj Žižek)

öğretimle perdelenen iğretim: cehaletten iğrenmek

Davasız Asi: havalı-özel ile tavukdışı-piliç inşası

Babanın varlığı kadının yokluğunu perdelemek ve “özel kadın”ı var kılmak içindir.

Inception ve Ontoanaliz: Başlandırı’daki topaç Ötekinin eksikliğidir

Beyine (veya nörona) atfedilen “işlevsel tamlık”, rüya ve düşlemlere saçılmış parça ve kırıntıların utandırıcı gerçekliğini perdelemeye yarayan nörolojik bir fetiştir.

Dünya Talebi ve Dünyadan Talep

Emeği en üstün değer olarak yücelten fetişçi perdenin örttüğü ayıp şudur: Emek insanın kendini kullandırarak bir başka insanın ihtiyaç gidermesine yardım etmesinden ibarettir

Sütur-Südur ve Yürümenin Evreleri

Unutma bilgiyi kaybettirmez, bilginin ufkunu açar. Her bilgi ayağını belli bir yere koyduğu için ufku perdelemek zorunda kalır. Unutma ise bir bilginin perdesini kaldırırken başka bir bilgiye yer açar.

Abese İrca ve Abese İcra

Eleştiri dayandığı abes ölçüyü inkar edip onun yerine “manzara koyar” yani trajik bir hikaye anlatarak onun üzerini perdeler.

Hiperego: Yenilemeyen Yineleme Boştur, Yinelemeyen Yenileme Kördür

Arzu yenilemek ister, dürtü yinelemek ister. Hiperego’nun kusuru bu ikisinin arasına perde çekmesi ve arada diyalektik kurmamasıdır.

İnkârcı Katlanma ve İkrar Zarı: Baş-kası, Ar-kası, Hır-kası (1) (2)

İkrar zarı herkesin nazarında inkârcı katlanmayla perdelenmiştir.

Hayal simgenin dolgusudur

Sahilik (truth) boşluğun kaygısı ile açılan ufuktur. Doğruluk (rightness) ise bu boş ufku örtme, dolgulama ve perdeleme telaşı hatta yarışıdır.

Bilemeyebilgi, Bilmeyememe, Belirti, Bilirti

Bilme ve bilmeme arasındaki bilemeyebilgi perdesi düştüğü zaman, hayal meyal seçilebilen bir ufuk belirir. Bu ufku algılayan birisi artık “Bilemiyorum” diyemez olur, yani bilmeyemez hale gelir. Bilmeyememek bilmemek değildir ama bilmek de değildir.

Arayadsıma ve Konyadsıma

Bir hesap bloklanıyor

Yandaşlık kavramıyla kastedilen şey “O güçlü ve beni seviyor” düşlemidir. Ama bu düşlem son durak değildir, daha derin bir düşlemi örten perdedir.

Günbahar (Yapay Zeka)

Kurtarılmış Bir Bilgisayar Dili İçin Notlar (Radikal Yazılım Grubu)

perdele DİZİ: Verilmiş herhangi bir DİZİyi (gen, karakter dizisi, vb.) bilinen bütün ayrıştırma teknolojileri nezdinde okunamaz kılar.

Ağlaşma ve Ağalaşma

Dünyanın kötülüğü bir ufuk oluşturmaz, aksine ufkun üzerini örten perdedir.

Mücadele Umuttur veya Çırpınmak Avuntudur

Eril doğruluk sahilik ufkunu hayallerini yansıttığı bir perdeyle örtmüştür. Hak vermek perdeye yansıyan hayallere hak vermektir. Hakkını vermekse boş perdenin kendisine hakkını vermektir.

Hiperego ve Kuşak Çatışması

Üzerine yansıyan hayalin anlamına göre bir perde ya doludur ya da boştur.
Yansıdığı perdeyi tanımasına göre bir hayal ya önünü görür ya da kördür.

Radikal = Muhafazakök: Muhafazakâr köksüzdür, Radikal köklüdür: Köken Hikayesi ve Kökenin Gayesi

Feri de ferdi ha! Milletin ferdi ha!

Mesele sen değilsin bencillik etme (mantık hatası)

Fallus, Nefretin Gerçekliğidir

Simgesel Ayrılma ile Gerçek Ayrılma

Simgesel Angajman ile Gerçek Angajman

Postmodern Yabancılaşmaya Göre Dört Söylem

Bulamaç, Susamaç, Konuşak, Tutuşak

Önceden İntihal: Ölmeden İntihar

Mağduriyettir, Ağzının payını verir, Hakkımdan gelir

Erkeklerin Görevi Kadınsı Hanımlara Moral Vermek Değil

Psikoloji nedir? (Georges Canguilhem)

İzafi tutarsızlıklar mutlak bağdaşmazlıkları perdeler.

Anında renkli televizyon (İsveç televizyonu)

Şiirler (Xu Linzi)

Hiçbir şey olmuyorken ne olmaktadır? (Slavoj Žižek)

Yasadışı yerleşimlerin kınanması, yasal olanlardaki yasadışılığı perdeler.

Çinlileştirme (Slavoj Žižek)

Putoğan Hayaleti (Slavoj Žižek)

Mor ve Ötesi: Gül Kendine analizi

Çek çek kürekleri (Anonim)

Kahrıman utkusu (Taylor Swift)

Umman girmiş aramıza (Seafret)

Kuzgun (Edgar Allan Poe)

Diğer derlemeler

帘 : perde

İmge kaynağı (Leeah Joo).

Parrhasius11DandyWeb copy

1 Yorum

Filed under çeviri, kitap

Paspar Tuhafiye

tuhafiye

Paspar Tuhafiye mi o da nesi?
Paspar ne tuhaf isim, yoksa, yoksa…

yy: Burçak Bayram, Işık Barış Fidaner

Çeşitli özel münasebetlerde gündeme gelen bu espriyi Burçak Bayram’ın fi tarihinde tasarlaması hasebiyle gerçekleştirmiş bulunuyoruz, tabi ki Samsunlu Mavi Köşe Tuhafiye sahibinin affına sığınarak.

Bkz “Şahane//Pes Perdesi: Pas, Passé, Impasse, La Passe”

3 Yorum

Filed under resim

Ereksi yön rastyöneldir — Işık Barış Fidaner

Diyelim ki tavlada zarları attınız ve pencüse geldi. Bu tesadüf manidar mıdır?

Bir yandan, zarlar hileli olmadığı sürece ihtimaller bakımından pencüse rastgeledir, anlamsız bir rastlantıdır (ereksizdir). Öte yandan, oyunda işinize yarayıp yaramadığına göre pencüse talihli/talihsiz bir rastlantı olur, iyi/kötü rastgelmiştir, ona anlam yüklenebilir (erekli olur). Demek ki pencüse tamamen rastgele değildir, başınıza gelen tesadüfün manidar olup olmadığı içinde barındığınız bağlama göre değişiyordur, yaşadığınız olaya ancak rastgelemsi diyebilirsiniz (ereksi vasıflar atfedersiniz).

1) Rastgele: Ereksiz
2) Rastgelmiş: Erekli
3) Rastgelemsi: Ereksi Okumaya devam et

4 Yorum

Filed under şey

Çekiver perdeni — The Pigeon Detectives

Bitti hem de öyle bitti ki
Çekiver perdeni de yaftalandır beni
Başlan gıça dönüverirsin gene şimdi

İnanmazsın biliyorum ama yemin ederim sahiden böyle!
İnanmazsın biliyorum eh o halde ben ne yapayım söyle? Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under çeviri, şarkı

Tanrı = Boo: Fleabag’de Büyük Öteki Bihaber Hayalettir — Işık Barış Fidaner

fleabag-2-sezon-filmloverss

(Dikkat: Spoiler)

Fleabag dizisi Brechtçi mesafelenme etkisi üzerine kuruludur: Kahraman sık sık kameraya dönüp doğrudan hitap ettiği seyircileri büyük Öteki konumuna yerleştirir (dördüncü duvarı kırar) [1]. Seyirciye zaman zaman gösterilen hatıralar da kahramanın büyük Öteki ile bastırdığı şeylerin geri dönüşünü sahneler. Ne kadar havalı ve fütursuz gözükse de kahraman hikayenin arkaplanını ve ufkunu oluşturan iki büyük travmayla sürekli cebelleşmektedir: Okumaya devam et

8 Yorum

Filed under şey

Patolojik Narkissos Çağımızın Toplumsal Mecburi Öznellik Tipidir — Slavoj Žižek

zizekciddi

Pathological Narcissus as a Socially Mandatory Form of Subjectivity. Bu makale ilk olarak Christopher Lasch’ın Narsisizm Kültürü kitabının Hırvatça baskısında yayınlanmıştı (Narcisistička kultura, Naprijed, Zagreb, 1986). Türkçesi: Özcan Esentürk, Işık Barış Fidaner (@ozcan_esentepe, @BarisFidaner, görüntüler Astra Taylor’ın Zizek! belgeselinden)

İlk bakışta Christopher Lasch’ın Narsisizm Kültürü kitabında öyle skandalvari bir şey görmezsiniz, hatta kimileri onu çağdaş tüketim toplumundan yakınan tutucu bir eleştiri bile zannedebilir. David Liesman’ın (The Lonely Crowd: yalnızlık çeken kalabalık) ve William Whyte’ın (The Organization Man: örgüt/kurum insanı) eserlerindeki klasik analizlere yaslanan Lasch Marksist tabirle ‘toplumsal mecburi karakter’in (socially necessary character, gesellschaftlich notwendiger Charakter) geç kapitalizmde nasıl bir tipe dönüştüğünü göstermiştir. Protestan etiğin otonom (özerk) bireyinden ve bürokratik kapitalizmin heteronom (başkacıl) bireyinden sonra endüstri sonrası topluma geçerken yeni bir narsisist birey tipi oluştuğunu anlatır. ‘Narkissos’ tipini alenen eleştirmesine bakılırsa Lasch’ın otoriter değerleri eriten çağdaş hazcılığı reddeden bir tutucu olduğu zannedilebilir kolayca. Okumaya devam et

16 Yorum

Filed under çeviri

Hemseslenme: İmleme, İmleyiş, İmletim, İmlendirme — Işık Barış Fidaner

Lacan şöyle demişti:

Yorumlama yalnızca hemseslenme (équivoque) yoluyla işler. İmleyende yankılanan bir şeyler olmalıdır. (Seminer 23)

Hemseslenme imleyende yankılanan dört şeyden oluşur [1]:
1) İmleme
2) İmleyiş
3) İmletim
4) İmlendirme Okumaya devam et

11 Yorum

Filed under şey

Bakın bu bir dramdır: Arzularımızın nesnelerini müphem tanrının arzusunun mevcudiyetine delil kılmaya kalkışırız — Jacques Lacan

Yaşadığımız tarih üzerine yapılan eleştirilerin perde arkasında kalan bir şey vardır.

Bakın bu bir dramdır: Artık geçmişte kaldığı veya aşılmış olduğu iddia edilen en canavarca holokost biçimleri, Nazizm tarihinde cisimleştiği görülenler… Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under çeviri

Öznelleştirme ve Öznel Yoksunlaşma — Slavoj Žižek

Lacan’ın psikanalitik devanın neticesiyle ilgili formülü yıllar içinde öznelleştirmeden öznel yoksunlaşmaya doğru kaymıştır.

Devayı neticelendiren öznelleştirme jesti, öznenin statüsü ona belli bir suç veya borç getirdiği ölçüde –1950’lerde Lacan’ın benimsediği felsefi topos Kierkegaard’dan Heidegger’e böyleydi–, öznenin ‘sahici olmayan’ gündelik varoluşuyla perdelenen temel suçunu veya borcunu tam olarak üstlenmesi demektir.

Oysa deva neticesinde öznel yoksunlaşma olacaksa öznenin suçu ve/ya borcu ortadan kalkmalıdır. Okumaya devam et

4 Yorum

Filed under çeviri

Kahrıman utkusu — Taylor Swift

Benim olayım yaşlandıkça akıllanmıyor olmamdır
Geceler bende öğleden sonrasıdır
Depresyonum gece vardiyasına çıkanda
Hayaletlediğim zatların her biri –o da!– odadadır Okumaya devam et

4 Yorum

Filed under çeviri, şarkı