Monthly Archives: Mart 2016

Mecaz üzerine — Jacques Lacan

Dilin ilkel biçiminde sıfat işlevini üstlenen şeyin mecazlar olduğu söylenmiştir. Öznede bunu confirm ederiz, gerçi burada kendimizi ruhun gizemli ilkel bir işletimi karşısında bulmayız, dildeki yapısal bir gereklilik karşısında buluruz: İmlenen düzeninde bir şey doğurulacaksa, bir imleyenin başka bir imleyenin yerine geçirilmesi zorunludur.

Bana diyeceksiniz ki: Sen bunu nerden biliyorsun? Yani sen niye “hav hav”ın köpeğin yerine geçirilmesini öne sürüyorsun. Öncelikle size derim ki yaygın –ve yakın zamanda bana getirilmiş– bir gözleme göre çocuk, köpeğe “hav hav” diyebildiği andan itibaren, köpekle kesinlikle hiçbir alakası olmayan bir sürü başka şeye de “hav hav” diyecektir, böylece dolaysızca gösterecektir ki buradaki esas mesele aslında işaretin imleyene dönüştürülmesidir: Bu imleyen çok çeşitli yerine geçirmelerle o anda hiçbir önemi kalmayan şeyler bakımından, başka imleyenler ya da gerçeğin birimleri olabilen şeyler bakımından test edilir. Çünkü buradaki mesele imleyenin kudretinin test edilmesidir.

Bunun doruk noktası –size bahsettiğim bilimsel konuşmanın sonunda dediğim şey bununla ilgiliydi– çocuğun en yüksek yetke ve en müthiş ısrarla şöyle bildirdiği kararlaşma anıdır: Köpek “miyav” der, ya da kedi “hav hav” der. Kesin bir kararlaşma noktasıdır bu, çünkü ilkel mecaz, ki saf ve basitçe imleyici yerine geçirmeyle teşkil edilmiştir, bu anda, imleyici yerine geçirmenin uygulanışıyla, nitelendirme kategorisini doğurur.

Jacques Lacan 1958-1959 Seminer 6: Arzu ve yorumlanışı, s. 114

İlk atıf orada teşkil edildiği ölçüde, bu bir mecazdır – “Köpek miyav diye bağırır, kedi hav hav diye bağırır” diye ilan eden atıfla, çocuk, bir çırpıda, hayvanı sesinden kopararak, işareti imleyen işlevine yükseltir, gerçekliği imlemenin sofistikeliğine yükseltir, gerçeğe uygunluğa gösterdiği küçümseme ile, aynı şeye ait çok sayıda nesneleştirmenin doğrulanmasını gerekli kılar.

Jacques Lacan, Écrits

3 Yorum

Filed under çeviri

Suriçi acele

surici

Aşk kaderden, neşe kederden, kazanç emekten, iktidar halklardan çalınmıştır.
Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under şey

İmgelem Politikası (1) — McKenzie Wark

McKenzie Wark — 22 Kasım 2015 — publicseminar.org

man-in-the-high-castle-600x326

“Tüm iktidar hayal gücüne!” Altmışlarda böyle denirdi. Şimdiki slogan şöyle olabilir: “Tüm hayal gücü iktidara!” Zira hayal gücü bugünlerde her yerde ama nasıl iktidar kazanabileceğimizi kimse bilmiyor. Philip K. Dick’in Nazilerle Japonlara savaş kazandırdığı alternatif tarihe dayalı TV dizisi de var artık, ve bu diziyi belgesel zannedenleri affedebiliriz. Hayal edebildiğimiz her şey ya olanların aynısı ya da daha kötüsüymüş gibi görünüyor.

Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under çeviri, makale

Öbekleme Problemine Bayesci Bir Yaklaşım Ve Gen İfadesi Analizinde Uygulanması

Işık Barış Fidaner, PhD Tezi

Bu tezde gen ifadesi zaman serisi verisinden bilgi çıkarılması için yöntemler araştırılmıştır. Bu zaman serileri altta yatan biyolojik mekanizmalara dair dolaylı ölçümler sağlar, bu yüzden analizlerde istatistiksel modelleme tekniklerine yoğunca başvurulur. Özellikle popüler bir analiz yaklaşımı, ifade profili benzerliklerine göre genleri öbeklemektir. Fakat bilimsel veri analizi açısından öbekleme güçlü bir metodoloji gerektirir ve Bayesci nonparametri bu konuda gelecek vaat eden bir çerçeve sağlar.

Bu bağlamda, iki yeni Bayesci nonparametrik model geliştirildi: Standart sonsuz karışım modelini genişleten Sonsuz Çokyönlü Karışım (IMM); ve karışım bileşenlerinde gen ifadesi zaman serilerine uyarlanmış özgül bir yapıyı varsayım alan Parçalı Doğrusal Dizilerin Sonsuz Karışımı (IMPLS). Bayesci paradigmada gen analizi için anahtar nesne, model ve gözlemler verildiğinde, bölüntüler üzerindeki sonsal dağılımdır. Fakat, bölüntüler üzerinde bir sonsal dağılım oldukça karmaşık bir nesnedir. Burada Markov zinciri Monte Carlo çıkarımı uygulayarak gen bölüntülerinin sonsal dağılımından bir örneklem elde ediyoruz, ve geliştirdiğimiz sezgisel iki-aşamalı öbekleme yaklaşımı ile sonsal örneklemi işliyoruz. Bölüntüler üzerindeki dağılımların analizi için entropi toplaşması (EA) adını verdiğimiz alternatif, yeni bir yaklaşım da geliştirildi. EA’nın bölüntülerden ve daha genelde özellik atamalarından oluşan örneklemlerin yorumlanmasında kullanışlı olduğu gösterildi.

Öbekleme metodolojisinin değerlendirilmesinde iki farklı sahada ayrı deneyler gerçekleştirilmiştir. Birincisinde, edebi bir metnin (James Joyce’un Ulysses’i) paragrafları EA ile analiz edilerek sözcükleri arasındaki bağlamsal ilişkiler ortaya çıkarılmıştır. İkinci olarak, biyoenformatik uygulamasında, sonuçta çıkan öbeklerin amaca uygunluğunu değerlendirmek için standart çoklu hipotez testi uygulanmış, bir gen ontolojisine ait terimlerle kodlanmış önceki biyolojik bilgilerle karşılaştırılmıştır. Geliştirilen metodolojinin entegre edildiği eksiksiz süreç akışı CLUSTERnGO (CnG) dört fazdan oluşur (Yapılandırma, Çıkarım, Öbekleme, Değerlendirme). CnG’nin işlem hattının tamamı bir yazılım paketi olarak geliştirilmiş ve GNU Genel Kamusal Lisansı altında yayınlanmıştır.

(ingilizce özetözet istatistikleriizdüşüm entropisi)

2 Yorum

Filed under bilim

İNŞ CNM

Tutuklu akademisyenlerle görüşmeler.

Birilerine ne oluyor acaba? Sıkıntı nedir? Özgürlük… Hangi özgürlükten bahsediyorsun. O zaman tutuklanınca da şikayet etme. Özgürlük yoksa dışarda, farkı yok içerinin demek ki. Niye şikayet ediyorsun, demek ki var dışarda özgürlük. Demek ki dışarda bir özgürlük var, hem de öyle bir özgürlük ki “Ben bu memleketi bölmek istiyorum, özgürlük özerklik yetmez bilmemne-istan yapmak istiyorum” diyecek kadar. İnkar edemezsin. Tek inkar ettiğin şey, var olan özgürlükleri söylemeyi, kabul etmeyi inkar ediyorsun. Yaşadığın özgürlüğün varlığını söylemeye özgürlüğün yok çünkü kafan ipotekli, kalbin, düşüncen ipotekli. Onu söylemeye özgür değilsin.
Var olan sonuna kadar yaşadığın özgürlükleri, “var” diyecek özgürlüğün yok. Orada tutsaksın. Seni tutsak yapan, sana sanal, özgürlük yok dedirten o güçle de mücadele ediyoruz. Seni de, seni konuşturanı da yok ederek, seni de, senin yapını da, bölücüler ve uzantılarını da özgürleştirmeye çalışıyoruz. Yaptığımız iş bu. Çok derin, çok kapsamlı bir iş. Burası Edirne, orası Hakkari, orası Hatay, Sinop. Misak-ı Milli bunun adı.

İdris Naim Şahin

pposterss2-724x1024 Okumaya devam et

3 Yorum

Filed under şey

Psikoloji nedir? — Georges Canguilhem

1958, EN: R. Groome, TR: Işık Barış Fidaner

Psikologun “psikoloji nedir” sorusuyla olan derdi, filozofun “felsefe nedir” sorusuyla olan derdinden daha fazla gibidir. Zira felsefede anlam ve öz sorusu felsefeye bir yanıt sağlamaktan çok felsefeyi oluşturur. Dahası, kendini filozof sayacaklar açısından, bu sorunun bitimsizce yeniden doğuşu, tatmin edici bir yanıttan yoksun kalışı, alçakgönüllülük sebebidir, alçalma sebebi değildir. Ama psikoloji açısından, onun özüne dair bu soru, ya da mütevazı olursak onun kavramına dair bu soru, psikologun varoluşunu da sorgulanır kılar. Böyledir, çünkü eğer psikolojinin ne olduğu sorusuna tam bir yanıt verilemezse, psikologun ne yaptığı sorusunu yanıtlamak da zor olur. Psikologun bir uzman olarak kendi taşıdığı önemin gerekçesini araması ancak belirsiz bir yararla olur, ki bu önemin verilmesi elbette hiçbir psikologu gücendirmeyecekse de, bir filozoftan geldiği takdirde, aşağılık kompleksine neden olacaktır.

Okumaya devam et

7 Yorum

Filed under çeviri, makale

Korkma Evladım — derleme

korkma-evladim-kapak(71 sayfa — PDFLaTeX)

Hüray ve Caner Fidaner: 1987-1988 yıllarında Bilim ve Sanat dergisinde yayınlanmış yazılar (pdf arşiv, Çatma Evladım).

İçindekiler

Belinda’nın Büyüsü

“Çağdaş Zamanlar”: Çağdaş Şarlo

Güneye Giden Yollar

Suskunluk mu, Türkü mü?

Bir Çöküşün Filmi

Kahraman Fotoğrafçı Örgütçülere Karşı

“Gülün Adı”ndaki Çatışmalar

Bana da Bir İş: Koro Çizgisi

Aşkın Toplumsallığı

40 Metrekare Almanya ve Başka Tanrının Çocukları

Geçmiş Yinelenebilir mi?

Anayurt ve Oteli

Kuşaklar da Yanar…

Gölge Savaşçı

Her Gece Bir Yolculuktur

“Her Şeye Rağmen”

İstanbul Sinema Günlerinden Bir Demet

Eskimeyen “Arkadaş”

İçimizden İnsanlar

Sağlık Hizmetleri – Doğrular ve Yanlışlar

Diğer kitaplar

27 Yorum

Filed under dergi, kitap

İşte böyledir – Led Zeppelin

Bilmem nasıl derim sana
Senle oynayamam artık
Bilmem nasıl uyarım annemin bana dediğine
Dostum, kapı komşum
İnanılmaz şeyler diyor insanlar
Sen boşver onları düşünme
Memnunum ben burada oturup gün boyu çalışmaktan
Mahallenin karanlık yanındasın sen

Ve çıktığımda yürüdüğünü görürüm
Niye görmez gözlerin beni
Oynayacak başka oyun mu buldun yoksa
Ne dedi annem bana

İşte böyledir, ah…
İşte böyle olması gerekir
Ya, ya, annem bunu dedi
İşte böyle kalması gerekir

Ve dün seni gördüm ırmağın kenarında dururken
Ve gözyaşı değil miydi o gözlerine dolanlar
Ve yüzdüğü kirli suda ölen hep o balıklar
Hipnotize mi etti seni?

Ve dün seni gördüm minik çiçekleri öperken
Ama canlı olan her şey ölmek için doğmuştur
Ve ben de sana derim ki aslında hiçbiri mesele değildir
Ve senin tek yaptığın orada durup ağlamaktır

Bilmem ne derim bu konuda
Sen bana hiç kulak vermezken
Ama şimdi gördüklerine tekrar tekrar bakma vaktidir
Hep böyle mi kalması gerekir?

İşte böyledir
İşte böyle olması gerekir
Anlasana işte, annem bunu dedi
İşte böyle kalması gerekir, ya…

Okumaya devam et

3 Yorum

Filed under çeviri, şarkı

Deja Vu — Iron Maiden

Gördüğün tanıdık yüzleri
Nerden tanıdığını hatırlamazken
Acaba yanılıyor musun?

Gittiğin belirli yerleri
Hiç görmemiş olduğunu bildiğinden
Acaba emin misin?

Çünkü bilirsin ki olmuştu önceden
Ve bilirsin ki bu gerçek bir an
Ve bilirsin Deja Vu olunca

Sanki buraya gelmişim önceden
Sanki buraya gelmişim önceden
Sanki buraya gelmişim önceden
Sanki buraya gelmişim önceden

Fark ettin mi hiç konuştuğun şeyi
Önceden de konuşmuş olduğunu
Tuhaf değil mi?

Sezdin mi hiç konuştuğun kişinin
Birazdan sana neler diyeceğini
Sanki hazırlanmış gibi

Çünkü bilirsin ki duymuştun önceden
Ve bilirsin ki bu gerçeküstü bir an
Ve bilirsin Deja Vu olunca

Sanki buraya gelmişim önceden
Sanki buraya gelmişim önceden
Sanki buraya gelmişim önceden
Sanki buraya gelmişim önceden

Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under çeviri, şarkı

Büyük İskender — Iron Maiden

“Oğlum kendine başka bir
Krallık ara, zira ardımda kalan
sana çok küçük gelir”
(Makedonya Kralı Filip – M.Ö. 339)

Doğuya doğru
Antik Yunanistan’da
Makedonya denen antik ülkede
Bir oğul doğdu
Makedon Filip’e
Efsane çocuğun adı İskender

Ondokuz yaşında
Makedon Kralı oldu
Ve tüm Ön Asya’yı kurtarmaya ant içti
Ege Denizi kıyısında
M.Ö. 334’te
Pers ordularını çok ağır yendi

Büyük İskender
Adıyla korku saldı insanların kalbine
Büyük İskender
Efsane oldu ölümlü insanlar içinde

Kral Üçüncü Daryus
Yenilince kaçtı Pers ülkesinden
İskitler düştü Seyhun nehri kıyısında
Mısır da geçti sonra Makedon Kralın eline
Onun kurduğu kentti İskenderiye

Dicle nehri kıyısında
Yine karşılaştı Kral Daryus’la
Ve gene ezdi onu Erbil savaşında
Girdiğinde Babil’de
Ve Susa’da hazineler buldu
Perslerin başkenti Persepolis’i aldı

Büyük İskender
Adıyla korku saldı insanların kalbine
Büyük İskender
Tanrı oldu ölümlü insanlar içinde

Frig Kralı bir kağnı arabası bağlamıştı
Ve İskender kesti ‘Gordiyon düğümü’nü
Ve efsaneye göre kim bu düğümü çözerse
Asya’nın hakimi o olacaktı

Dört bir yana yaydı Helenizmi
Öğrenmiş Makedon zihnini
Kültürleri batılı yaşam tarzıydı
Hristiyanlığın yolunu hazırladı

Yürüyerek, yürüyerek
Savaştan bitkinler yan yana yürüyerek
İskender’in ordusu sıra sıra
Gitmemiş artık peşinden Hindistan’a
Yorulmuş kavgadan, acı ve görkemden

Büyük İskender
Adıyla korku saldı insanların kalbine
Büyük İskender
Ateşlenip öldü Babil’de

Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under çeviri, şarkı