Monthly Archives: Mart 2015

Dresden — Ulrike M. Meinhof

Günümüzden yirmi yıl önce, 13 ve 14 Şubat 1945’te, Karnaval Salısı’nı Kül Çarşambası’na bağlayan gece Müttefik bombardıman uçaklarının İkinci Dünya Savaşı’nda bir Alman şehrine yönelik en büyük hava saldırısı gerçekleşti: Dresden bombardımanı. Şehir, 14 saat içinde üç kez bombalandı. İlk sorti 22:13’ten 22:21’e kadar sürdü. İngiliz bombardıman uçakları şehrin semalarını terk ettiklerinde, arkalarında 80 kilometre ötede bile gökyüzünü yakıp tutuşturan bir alev denizi bıraktılar. İkinci sorti 1:30 ile 1:50 arasında meydana geldi. Uzaklaşan İngiliz bombardıman uçakları, ateşi 300 kilometre öteden görebiliyorlardı. Üçüncü sortiyi Amerikan bombardıman uçağı filosu ertesi sabah 12:12 ile 12:23 arasında yaptı.

Okumaya devam et

Yorum bırakın

Filed under çeviri

Kalbin yasası ve kendini-beğenme deliliği — G. W. F. Hegel

G. W. F. Hegel — 1807 — Ruhun Görüngübilimi

367. Gereklilik, öz-bilinçte hakikaten ne ise, öz-bilincin bu yeni biçimine göre de odur; burada kendi benliğini gereklilik ilkesi olarak bilir. Yasanın evrenselini dolaysızca kendi içinde taşıdığını bilir, ve bilincin benliğe-göre-oluşunda bu yasa dolaysızca mevcut bulunduğundan, buna kalbin yasası denir. Bu biçim bireysellik olarak kendisini, önceki biçim gibi öz olarak alır; ama yeni biçim daha zengindir çünkü benliğe-göre-oluş ona göre gereklilik veya evrensellik karakteri taşır.

368. Yasa, bu yüzden, dolaysızca öz-bilincin kendi yasası olarak, veya kalp olarak (gerçi içinde yasayı taşır), öz-bilincin gerçekleştirmeye başladığı Akıbettir. Gerçekleşiminin bu Mefhuma tekabül edip etmediği, ve yasasının öz doğası olduğunu bu gerçekleşimde bulup bulmayacağı, görülecektir.

Okumaya devam et

4 Yorum

Filed under çeviri

Çevirmenin Görevi — Walter Benjamin

Yazko Çeviri 14, Eylül-Ekim 1983
Çeviri Kuramı ve Çeviribilim, Hazırlayanlar: Yurdanur Salman, Ahmet Cemal, Özcan Özbilge
Almancadan çeviren: Ahmet CEMAL

Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under çeviri

Ben Üzerine Bazı Düşünümler — Jacques Lacan

Jacques Lacan — 1953 — Uluslararası Psikanaliz Dergisi

Freud’un Ben [ego] üzerine görüşlerinin gelişimi onu görünüşte çelişkili iki formülasyona götürmüştür. Ben, narsisizm kuramındaki nesnenin karşısında taraf tutar: libidinal ekonomi kavramı. Libidinal yükün kişinin kendi bedenine bağışlanması hipokondriyasis acısına yol açarken, nesnenin yitimi intiharla bile sonuçlanabilecek depresif bir gerilime yol açar.

Öte yandan Ben, algı-bilinç sisteminin işleyişinin topografik kuramındaki nesnenin tarafını tutarak O’na [id] direnir, yani salt haz-ilkesince yönetilen dürtüler bileşimine direnir.

Burada bir çelişki varsa da, gerçeklik-ilkesinin naif kavrayışının dışına çıkıp şu olguya dikkat ettiğimizde çelişki yok olur – ki bu noktada Freud net olsa da beyanları bazen net değildi: düşünceyi öncelese de, gerçeklik, öznenin onla uğraşma yordamlarına göre farklı biçimler alır.

Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under çeviri

Gözümüzü Açalım İhtilâl Var — Hikmet Kıvılcımlı

4 Mart 1967

İnsanın kendi yapıp kendi taptığı aygıt, günümüzün en korkunç ihtilâlcisi oldu. 20 yıldır “komünistlerin” bir yerde ihtilâl çıkardıkları görülmedi. Bütün dünyayı ihtilâle veren (atom-sesaşırı) uçak gibi teknik yeniliklerdir. Bunlardan deccal gibi ortalığa çıkanı, Anglosaksonların “Data Processing” (veri yordamı), frenklerin “Ordinatuer: BUYURUCU” yahut “İnformatique: DUYURUCU” dedikleri elektronik hesap ve akıl makineleridir. Buyurucu, dek bilgin yapıyor. Çocukların imam-hatip yetiştiren sınavından, en yüksek keşif ve icatlara varıncaya dek, her işimiz için özel buyurucular yapılıyor.

Okumaya devam et

2 Yorum

Filed under makale

Jacques-Alain Miller’e yanıt — Alain Badiou

1 Mart 2013, versobooks.com

Sevgili Jacques-Alain,

Peter Hallward’a yazdığın mektubu ve ‘bir döneğin itirafı’ yazını bana gönderdiğin için teşekkür ederim.

‘Dönek’ hakaret değil, tarif. 1969 ve 1972 arasında senin gibi yaşayan ve düşünen bir kişinin, bugün de Sarkozy kliğiyle böyle tencere kapak gibi olan, hatta Lacancı bir okula Libya seferi ve güzelleyicisi Bernard-Henri Lévy için iğrenç ve paradoksal bir destek verdirmeye kadar işi vardıran birisinin, solculuk bakımından (Maoizm bir yana) bir dönek olduğu herkes için oldukça açıktır.

Niye o halde bu tariften dolayı güceniyorsun? Bence aslında bundan gurur duymalısın, İyi’nin yararına Kötü’den dönmüş olduğunu savunmalısın. Hatta buna ahlaki bir Dönüşüm bile diyebilirsin.

Hadi söyleyelim: senin için Dönüşüm olan şey benim için Dönekliktir. Ayrıca senin bakış açın, bizim çağdaşlarımızın çoğunluğu gibidir, en azından entelektüelleri dikkate alırsak. Dönmeyi reddettiği için hakarete uğramış olan ve uğramaya devam eden uçtaki azınlık — benim, sen değilsin. Ben şimdiden uzun süredir bununla yaşadım.

Bir döneğin itiraflarının benim için öncelikli okuma olup olmayacağından kuşku ediyorsun. Bense senin bildirini bir gün okuyacağım, hatta ilgiyle okuyacağım.

Tartışma işine gelirsek, düşünme bile! Bir dönekle asla tartışmam.

Saygılar

Alain Badiou

EN: David Fernbach
TR: Işık Barış Fidaner

3 Yorum

Filed under çeviri

Dikiş — Jacques-Alain Miller

(imleyenin mantığının öğeleri)

Jacques-Alain Miller — 1965 — lacan.com

Analize dair kesin kavrayışlara sahip olmayan hiçkimsenin analizle ilgilenmeye hakkı yoktur, ve bu kavrayışlar ancak kişisel analizle edinilebilir. Bayanlar ve Baylar, kuşkusuz Freud’un Yeni Giriş Dersleri‘ndeki bu hükmün sağlamlığına tam olarak riayet etmektesiniz.

Böylece ikilem olarak ifadelenmiş bir soru sizin bakımınızdan benim karşıma çıkıyor.

Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under çeviri

İlelebet Savaşı — Led Zeppelin

Oku yayı alır Işık Kraliçesi
Ve gitmeye hazırlanır ki
Barış Prensi kuşanır kasveti
Ve yalnızca yürür geceyi

Ah oyna gece karanlığında
Şarkı söyle günışığına!
Kara Ağa dolaşacak bu gece
Ve bak an neler doğuracak? Okumaya devam et

9 Yorum

Filed under çeviri, robot şarkı, şarkı

Syriza Üzerine Bir Not: Borçlu Evet, Ama Suçlu Değil! — Slavoj Žižek

Slavoj Žižek — 20 Şubat 2015 — potemkinreview.com

Jeroen Dijsselbloem ve Yanis Varoufakis bir basın toplantısında

Jeroen Dijsselbloem ve Yanis Varoufakis bir basın toplantısında

Medyamıza bakılırsa Yunanistan’daki Syriza hükümeti “akıldışı” ve “sorumsuz” popülist tedbirler öne süren bir kısım popülist aşırılıkçıdan oluşmaktadır. Hakikatten daha uzak bir şey olamaz. Açıkça akıldışı olan ve olmaya devam eden, aksine, AB politikalarıdır. Yunanistan 2008’den beri sert kemer sıkma tedbirlerini yasalaştırarak mali durumunu düzene sokmaya zorlanmaktadır; ama bugün, altı yıl sonra, ülkede korkunç bir gerileme yaşandıktan sonra, Yunanistan’ın mali durumu daha bile büyük bir düzensizlik içindedir. Gerçekten, ülkenin borcu GDP’nin %100’ünün biraz üstündeyken %175’e yükselmiştir ve şimdi 320 milyar avroda durmaktadır. Artık bu da akıldışı değilse, akıldışı sözcüğünün hiçbir anlamı yoktur. Peki AB neden Yunanistan’a bunu yapmaktadır?

Okumaya devam et

1 Yorum

Filed under çeviri