Sevgili Abner, Allahtan korkarım ve başka kimseden korkmam.
Bu sözün tesiri Abner’i dönüştürür. Sabırsız bir gayretkeş iken, endişeli ve kararsızken, bu sözü duyunca inancında sükun buluverir, o an hem kendine hem de ulu Tanrı’nın gücüne güveniverir. ‘Allah korkusu’ bahsi bu mucizevi ‘din geçişi’ni nasıl kotarır?
Dönüşümden önce Abner’e göre dünyevi hayat onu korkudan titreten tehlikelerle doluydu ve kendi safında saydığı Tanrı ile temsilcilerinin ona yardım elini uzatarak dünyadaki zorlukları aşmasını sağlamalarını bekliyordu.
Dünyevi tehlikeler aleminin endişe veren belirsizliği ile ilahiyat aleminin güven veren sükunetli sevgisi karşı karşıya geldiğinde Joad Abner’i Tanrısal kuvvetlerin dünyevi kargaşayı alt edecek kadar güçlü olduğuna ikna etme çabasıyla yetinmez.
Abner’in korkularını çok daha farklı bir yordamla yatıştırır: Dünyanın zıttı olan Tanrı’yı bütün dünyevi tehlikelerden daha ürkütücü bir varlık olarak sunar. Ve –dikiş noktasının ‘mucizesi’ budur– bu ‘bir korku daha’, bu Allah korkusu, geriye dönük olarak diğer bütün korkuların karakterini değiştirir.
En Yüce Histerik’ten
Türkçesi: Işık Barış Fidaner
Geri bildirim: Verim — derleme | YERSİZ ŞEYLER