Fuji Dağı Kıpkırmızı — Akira Kurosawa’nın Rüyalar filminden

Adam: Ne var? Ne oluyor? Fuji mi patlamış? Ne berbat.

Kadın: Daha kötüsü oldu! Duymadınız mı? Nükleer santral patladı.

Öteki: Altı tane atom reaktörü var. Birer birer patlıyorlar. Japonya çok küçük, kaçacak yer yok.

Kadın: Hepimiz biliyoruz. Kaçacak yerimiz yok. Ama gene de şansımızı denemek zorundayız. Başka bir yolumuz yok.

Kadın: Sonumuz geldi.

Adam: Ne oldu ki? Bütün o insanlar nereye gitti? Nereye kaçtı?

Öteki: Denizin dibine. Yunuslar… Yunuslar bile terk ediyor.

Kadın: Yunusların şansı var. Yüzüp gidebilirler.

Öteki: İşe yaramaz. Yayılım peşlerinden gelir. İşte bulutlar.

Kırmızısı Plütonyum 239. On milyonda bir gramı kanser yapar. Sarısı Strontiyum 90. Bedeninize girer ve sizi lösemi yapar. Mor olanı Cesium 137. Üremeyi etkiler. Mutasyonlara sebep olur. Monstrasyonlara sebep olur. İnsanlığın aptallığı inanılmaz. Yayılım göze gözükmüyordu. Tehlikeli olduğundan ona renk verdiler. Sizi öldüren yayılımın ne çeşit olduğunu görüyorsunuz. İşte böyle. Ölümden gelen bir kartvizit. Görüşürüz.

Adam: Durun! Yayılım sizi hemen öldürmez ki…

Öteki: Olsun! Yavaş yavaş ölmek daha kötüdür.

Kadın: Yavaş yavaş ölmeyi reddediyorum, yetişkinler ölüyor … Onlar yeterince yaşadı zaten. Ama çocuklar daha yaşamadı bile. Hiç adil değil.

Öteki: Ölmeyi beklemek yaşamak değildir.

Kadın: Bize “Nükleer santraller güvenlidir” dediler. “Tehlike insanın kaza yapmasıdır, nükleer santralin kendisinde değildir. Kazalar yok, tehlike yok.” Böyle dediler. Yalancılar! Bunun için asılmayacaklarsa ben kendim gidip onları öldüreceğim.

Öteki: Merak etmeyin. Yayılım sizin için bunu yapacaktır. Üzgünüm. Ben de ölmeyi hak edenlerden birisiyim.

Türkçesi: Işık Barış Fidaner

MOUNT FUJI IN RED

Man: What is it? What’s happening? Has Fuji erupted? How terrible.

Woman: It’s worse than that! Didn’t you know? The nuclear power plant has exploded.

Other: The six atomic reactors. They’re exploding one after another. Japan is so small there’s no escape.

Woman: We all know that. No way out. But still we have to try. No other way.

Woman: This is the end.

Man: But what happened? Where did all those people go? Where did they escape to?

Other: To the bottom of the sea. The dolphins. Even they’re leaving.

Woman: Lucky dolphins. They can swim away.

Other: It won’t help. The radioactivity will get them. The clouds.

The red one is Plutonium-239. 10,000,000th of a gram causes cancer. The yellow one is strontium-90. It gets inside you and causes leukemia. The purple one is cesium-137. It affects reproduction. It causes mutations. It makes monstrosities. Man’s stupidity is unbelievable. Radioactivity was invisible. And because of its danger, they colored it. But that only lets you know which kind kills you. Death’s calling card. See you later.

Man: Wait! Radiation doesn’t kill you at once.

Other: So what? A slow death is even worse.

Woman: I refuse to die slowly, adults dying … They’ve lived long enough already. But the children haven’t even lived yet. It’s unfair.

Other: Waiting to die isn’t living.

Woman: They told us that nuclear plants were safe. Human accident is the danger, not the nuclear plant itself. No accidents, no danger. That’s what they told us. What liars! If they’re not hanged for this, I’ll kill them myself.

Other: Don’t worry. The radioactivity will do that for you. I’m sorry. I am one of those who deserve to die.

1 Yorum

Filed under çeviri, bilim

1 responses to “Fuji Dağı Kıpkırmızı — Akira Kurosawa’nın Rüyalar filminden

  1. Geri bildirim: Kaplan Kaplan — çeviri derlemesi | YERSİZ ŞEYLER