Iraklık Açısı: Yukarı Winnebago, Aşağı Winnebago — Slavoj Žižek

levistrauss

(öncesi: Yaklaşımsal Yamultunun Hakikati)

Claude Lévi-Strauss’un Yapısal Antropoloji‘de yer verdiği örnek analiz ‘ıraklık açısı’nı netleştirmeye yarayabilir: Büyük Göller yöresinde bir kabilenin yaşadığı Winnebago’da evlerin uzamsal düzeni nasıldır?

Kabile iki alt gruba bölünmüştür (‘iki yarım’dır), ‘yukarı Winnebago’ ve ‘aşağı Winnebago’. Bir kişiye kağıt parçası veya kum üzerine köyünün yerleşim planını (kulübelerin uzamsal düzenini) çizdirirseniz iki bambaşka cevapla karşılaşırsınız; hangi cevabı alacağınız da sorduğunuz kişinin alt grubuna bağlıdır.

İki grubun algısında da köy çember şeklindedir ama:
— Bir alt gruba göre bu çemberin içinde merkezi evlerden oluşan bir başka çember vardır, eş-merkezli iki çember vardır.
— Diğer alt gruba göreyse çember net bir çizgiyle ortadan ikiye bölünmüştür.

Başka bir deyişle:
— Birinci (diyelim ki ‘muhafazakar-bütünlemeci’) alt grup mensuplarının algısında köyün yerleşim planı merkezdeki tapınak etrafında simetrik bir şekilde kondurulmuş halka halka evlerden oluşmaktadır.
— İkinci (diyelim ki ‘devrimci-çatışkılı’) alt grubun algısındaysa köy yerleşiminde iki ayrık ev öbeği görünmez bir hudutla birbirinden ayrılmıştır.

Bu örnek Lévi-Strauss’u hiçbir şekilde kültürel rölativizme sevketmez, ‘toplumsal uzam algısı gözlemcinin grup aidiyetine bağlıdır’ deyip geçmez kesinlikle. Köyün iki ‘rölatif’ algıya bölünmesi altta yatan gizli bir sabite atıf yapmaktadır; ama bu sabit evlerin nesnel, ‘gerçel’ yerleşimi değildir.

Travmatik bir nüvedir: Köyde barınanların simgelemeyi, hesaba katmayı, ‘benimsemeyi’, hesaplaşmayı beceremedikleri temel bir çatışkıdır, topluluğun ahenkli bir bütün halinde stabilleşmesini önleyen bir dengesizliktir, sosyal ilişkileri yamultan bir gerçektir.

Yerleşim planına dair iki farklı algı da bu travmatik çatışkıyla başa çıkmaya yönelik (birbirini dışlayan) iki teşebbüstür, dengeli bir simgesel yapı dayatarak toplumsal yarayı iyileştirme gayretleridir…

Demek ki son kertede Gerçeğin statüsü ‘ıraklık açısı’ndan ibarettir ve tözsüzdür: Gerçeğin kendi içinde hiçbir tözsel derişimi yoktur, o yalnızca iki bakış açısı arasındaki çatlaktır, onu ancak bir açıdan diğerine ıraksarken algılayabilirsiniz.

Iraklık Açısı’ndan

Türkçesi: Işık Barış Fidaner

4 Yorum

Filed under çeviri