Kek adam kek sever — Slavoj Žižek

Wagner’in modernliğe karşı aldığı tavır tamamen olumsuz değildir, daha muğlaktır: Hem meyvelerinden istifade etmek hem de bozunduran, yozlaştıran, çürüten etkilerinden kaçınmak ister.

Wagner özetle şöyle der: Hem kekim dursun hem karnım doysun.

Bunun için de ona bir Yahudi gerekir: Öncelikle modernliğe –bu soyut, gayrişahsi sürece– insani bir yüz verilir, yani modernlik somut ve belirgin bir karakterle özdeştirilir; sonra ikinci hamle olarak modernlikte bozunan ve bozunduran herşeyi cisimleştiren Yahudi reddedilerek modernliğin meyvesi elde tutulabilir.

(Operanın İkinci Ölümü’nden)

Wagner’in iki operası Siegfried ile Parsifal arasındaki fark şudur: Birincide kadın kabul edilir, ikincide kadın reddedilir.

Ama Parsifal’de kadın reddedildi diye dişil boyut ortadan kaybolmaz, yani sadece erkeklerden oluşan homoerotik Kase topluluğu dahilinde kalmayız [ç.n. Kutsal Kase topluluğu: Grail community].

Parsifal’in onu öpen Kundry’yi reddetmesinin hemen ardından, “annenin son öpücüğü ve bir kadının ilk öpücüğü”nün hemen ardından, yönettiği icrada oğlan-Parsifal yerine bir başka oyuncuyu, genç soğuk bir kadını geçiren Syberberg haklıydı – bu yolla şu Freudcu içgörüyü sahnelemiş olmadı mı?:

Özdeşim, en radikal anlamıyla, kaybedilmiş (veya reddedilmiş) libidinal nesne ile özdeşleşmektir. Yoksun bırakıldığımız nesne oluruz (onunla özdeşleşiriz) ve böylece öznel kimliğimiz kaybettiğimiz nesnelerin izlerinin öbüriktiği hazne olur.

(Gerçeği Sorgulamak’tan)

Türkçesi: Işık Barış Fidaner

Bkz “İçe Atılan Birikir, Dışa Atılan Öbürikir”, “Ben bir kek miyim? Keksen çık karşıma!” Slavoj Žižek, Syberberg’in yönettiği Parsifal icrası

8 Yorum

Filed under çeviri