Çiçekleri Eleştirmek veya Çiçeksiz Meyve Olmaz — Işık Barış Fidaner

Apple_blossomsElma çiçeği

Sapkın Kılavuz Sinema‘da (2006) Slavoj Žižek çiçekleri eleştirir [1]:

Lalelere David Lynch gibi yaklaşıyorum. Ne kadar iğrenç görünüyorlar baksanıza. Vagina dentata denen yutucu dişli vajinalara benzemiyor mu? Bana kalırsa iğrençlik çiçeklerin fıtratında var. Halkımız bu çiçeklerin ne ürkünç varlıklar olduğunun bilincinde mi? Baksanıza şu haline, bütün böcek ve arıları alenen ‘gel beni şaap!’ diye davet etmiyor mu? Bence çiçekler çocuklara yasaklanmalı.

Çiçeğin (ve elçilik ettiği doğanın) insanın huzurunu bozan asıl korkunç yanı elbette bu tip eleştirilere hepten kayıtsız kalmasıdır, Süperego denetiminden muaf olması ve burnunun (veya fallusunun) dikine gitmesidir. Aynı sebeple “Tabiat Ana” Žižek’e göre “çılgın bir fahişedir” yani onun başınıza ne getireceğinden asla emin olamazsınız. Ağaç, çiçek ve hayvanların renkli ve hoş görünümleri doğal/cinsel/yapay seçilim karşısında biz canlıların verdiği sağkalım savaşının aldatıcı bir kılıfıdır [2]; bu hoşluk ve cazibe oyunları, ateşkes yapılsa, hatta barış bile ilan edilse mola vermeden devam eden bir soğuk savaş gibidir. Bu yaklaşıma göre televizyon ve medya imgeleri, modalar ve ünlüler ve günümüzün menfezleri (influencer) de doğadaki soğuk savaşın medeniyet sathındaki temsili olur.

Bu tip bir eleştiri doğayla asla barışamaz çünkü anlayamadığı mesele şudur: Çiçeksiz meyve olmaz. Lacan buna kanmayanlar dolanır/yanılır (les non-dupes errent) demişti. Bu ifade babanın-adlarının (les noms du père) hemsesli yankısıdır, yani adını hak eden bir toplumlaşma olmasını umuyorsak çiçeğin (veya sanatın veya kadının vb.) aldatıcı güzelliğini devreden çıkaran steril ütopyalar kuramayız. Onsuz hayat kuru ve zevksiz olacağından değil (inzivaya çekilmek verim almanın meşru ve saygın yollarından biridir) ama kanmayanlar dolandığı/yanıldığı için: Büyüden kaçış yoktur, siz ne kadar sakıngan olursanız büyünün sizdeki etkisi o kadar güçlenir. Her simge aslında yokluğu işaretlediği için atıf yaptığı somut nesneyi yok etmek simgenin kendisini daha çok vurgulayacaktır. Buna iki alakasız örnek verelim:
1) Sigarayı bırakmayı denerken “son sigara”nın insana fazla tatlı gelmesi.
2) Öldürülen direniş önderinin “şehit” olup direniş kültürünü beslemesi.
Böylece Süperego’dan muaf haliyle insanı büyüleyen öğenin bizzat Süperego mekanizmasını körükleyen fail olduğu anlaşılır: “Ne kadar masumsan o kadar suçlusun!” Ne kadar kanmazsan o kadar dolanırsın/yanılırsın.

Eleştiri der ki dikensiz gül olmaz. Sonra gülün “haksız” güzelliğini çekemediği için dikenine çelme takıp gülü devirmeye kalkışır. Aşık Veysel gibi gülün karşısına dikilip “şu bendeki aşk olmasa sen bir hiçsin” diyerek onun cesaretini kırar.

Oysa analiz bilir ki çiçeksiz meyve olmaz. Asıl konu çiçeğin ne hakla bu kadar güzel olduğu değildir, asıl konu gülün taşıdığı dikenlerin anlam ve önemidir. Freud’un histeri analizi ile çıktığı psikanaliz yolculuğu budur [3]. Žižek de çiçekleri eleştirmenin imkansızlığını ironiyle sahnelerken bu yola işaret etmektedir. İlk günah Adem ve Havva’nın buldukları meyveyi hak etmeden yemeleri değil, o meyveyi veren çiçekten utanmalarıdır (elma çiçeği ile tanışalım, bkz Şekil 1). Hegel de bundan farklı bir şey söylememişti:

Çiçek açılıp serpildiği zaman gonca yok olur, ve çiçeğin goncayı çürüttüğünü söyleyebiliriz; aynı şekilde meyve geldiği zaman, çiçek bitkinin varoluşunun fol bir biçimi olarak açıklanabilir, zira çiçeğin yerine geçen meyve onun sahi doğası gibi görünür. Bu aşamalar sadece farklılaşmakla kalmaz; birbirleriyle uyumsuz kalarak birbirlerinin yerine geçerler. Ama kendi bünyevi doğalarının bitimsiz faaliyeti onları aynı zamanda organik bir birliğin uğrakları kılar, onlar orada sadece birbirleri ile çelişmemekle kalmazlar, orada onların her biri en az diğerleri kadar gereklidir; ve tüm uğrakların bu eşit gerekliliği böylece tek başına bütünlüğün hayatını teşkil eder. (Tinin Fenomenolojisi)

Oysa Marx çiçekleri eleştirmekte ısrar etmişti:

Eleştiri zincirdeki hayali çiçeği kopardı; insan hayaller ve teselli olmadan o zinciri taşımaya devam etsin diye değil, zinciri atsın ve yaşayan çiçeği koparsın diye. (Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı)

Sınıf zincirlerini kırmaya girişen Marksist eleştirinin asıl koparmaya çalıştığı “yaşayan çiçek” Hegel değil mi? Ve çağdaşımız olan eleştirmenler aynı daldan Žižek’i de koparmak için elinden geleni yapmadı mı? Lacan da kendi eserini çiçeğe benzetmişti: “[yoğun yazılarımı anlamak için] Japon çiçekleri gibi suya koymak gerekir açımlanmaları için.” (Dinin Galibiyeti)

(İngilizcesi)

Işık Barış Fidaner doktoralı (Boğaziçi Üniversitesi) bir bilgisayar bilimcidir. Yersiz Şeyler‘in Admini, Žižekian Analysis’in Editörü, Görce Yazıları‘nın Küratörüdür. Twitter: @BarisFidaner

Notlar:

[1] Bkz “Slavoj Žižek: Sapkın Kılavuz Sinema”

[2] Bkz “Žižek’in Tanrı ve Doğa’ya Yönelik Tavrı”, “Dikiliş (Doğruluk Endişesi) ve Öz-dikişleme (Sahilik Kaygısı): Evrimsel Seçilim”

[3] Bkz “Psychoanalysis is the emprickle science”, “Filozof ve Sefeci, Feleğin Silsillesi: Yerindelik → Yerin Delik”, “Düşmüş Meleği Yeniden Ayağa Kaldırmak”, “Küçük Prens’in Fanustaki Gülü, Sanal Ağa’nın Terraryum’u, Zuckerberg’in Meta’sı”, “Sahici Analiz Eleştirinin Ötesindedir: Eleştiri Taslamayı Açığa Vurur, Analiz Kendini Baltalamayı Açığa Vurur”, “Abese İrca ve Abese İcra”

20 Yorum

Filed under şey

20 responses to “Çiçekleri Eleştirmek veya Çiçeksiz Meyve Olmaz — Işık Barış Fidaner

  1. Geri bildirim: Doğadışı Ana: Ama — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  2. Geri bildirim: Çekim Alanları — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  3. Geri bildirim: Kozmik Böcek — derleme | YERSİZ ŞEYLER

  4. Geri bildirim: Yansı ve Yankı, Koyuş ve Konuş — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  5. Geri bildirim: Büyükolizm: Baştan alalım ama bu kez daha duygulu olsun — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  6. Geri bildirim: Değişmez Pencere — Broadcast | YERSİZ ŞEYLER

  7. Geri bildirim: Dürtüsel Ettirgenlik (se faire) — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  8. Geri bildirim: Criticizing Flowers or No Fruit Without Flower — Işık Barış Fidaner – Žižekian Analysis

  9. Geri bildirim: Bölüm 1: Hiperego Çağında Biricik Dünyamıza Tutunabilmek | YERSİZ ŞEYLER

  10. Geri bildirim: Bölüm 2: Arzuya Riayet Ederek Bağlamları Kapsayıp Aşabilmek | YERSİZ ŞEYLER

  11. Geri bildirim: Örgüt çağırıyor! | YERSİZ ŞEYLER

  12. Geri bildirim: Naman-ı Pir: Kanman İptir, Anlam: Al Nam! (les noms du père: les non-dupes errent) — Jacques Lacan | YERSİZ ŞEYLER

  13. Geri bildirim: Hazım İlkesinin Ötesi: Hazım Hazindir — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  14. Geri bildirim: İşte gül, oyna bakalım — G. W. F. Hegel | YERSİZ ŞEYLER

  15. Geri bildirim: Hegel ve Marx: İşte endeks, o zaman zıpla! İşte simge, o zaman dans! — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  16. Geri bildirim: Başak (hayvancık işareti): Hasat — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  17. Geri bildirim: Göze batınca geniş anlama nazar değdiren punctum — Işık Barış Fidaner | YERSİZ ŞEYLER

  18. Geri bildirim: Slavoj Žižek: Sapkın Kılavuz Sinema | YERSİZ ŞEYLER

  19. Geri bildirim: Güllü Koz ~ Aykut-Hakan-Ayşe | YERSİZ ŞEYLER

  20. Geri bildirim: Ahmakina / Aşık mısın? | YERSİZ ŞEYLER